Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HAVE ONE'S HEAD IN THE CLOUDS : English Turkish

aklı bir karış havada olmak, dalgın olmak, hayâl aleminde olmak

HAVE ONE'S INNING : English Turkish

v. atış yapmak, uzun ve mutlu yaşamak, uzun süre iktidarda kalmak

HAVE ONE'S INNINGS : English Turkish

v. uzun ve mutlu yaşamak, uzun süre iktidarda kalmak, atış yapmak

HAVE ONE'S LIKENESS TAKEN : English Turkish

v. resmini yaptırmak, resim çektirmek

HAVE ONE'S MONEY'S WORTH : English Turkish

paranın karşılığını almak, yatırımdan tam karşılık almak

HAVE ONE'S NAME ON THE POLL : English Turkish

seçmen listesinde yer almak, seçim için aday listesinde görünmek

HAVE ONE'S OWN WAY : English Turkish

istediği olmak, istediğini yapmak, isteği gerçekleşmek, muradına ermek

HAVE ONE'S PORTRAIT TAKEN : English Turkish

v. vesikalık fotoğraf çektirmek

HAVE ONE'S POUND OF FLESH : English Turkish

yasal ama ahlaki olmayan bir talepte bulunmak, her şeyi talep etmek; intikamını almak

HAVE ONE'S REVENGE : English Turkish

v. acısını çıkarmak

HAVE ONE'S SHIRT OUT : English Turkish

kızgın olmak, sinirli olmak

HAVE ONE'S WAY : English Turkish

aklına eseni yapmak, istediğini elde etmek; dilediği gibi yapmak

HAVE ONE'S WITS ABOUT ONE : English Turkish

tetikte olmak

HAVE ONESELF TO THANK FOR : English Turkish

ir şeyin suçlusu olmak, suçlanacak kişi olmak, sorumlu kişi olmak

HAVE OPEN BOWELS : English Turkish

v. bağırsakları iyi çalışmak, düzenli dışkılamak

HAVE OTHER FISH TO FRY : English Turkish

aşka bir işi olmak, yapacak başka işlerinin olması; başka sorunlarının olması

HAVE OUTGROWN SMB : English Turkish

v. geçmek, boy olarak geçmek

HAVE OUTGROWN SMTH : English Turkish

v. içine sığmamak, küçük gelmek

HAVE OWING : English Turkish

v. alacağı olmak

HAVE PAT : English Turkish

çok iyi bilmek

HAVE PINS AND NEEDLES : English Turkish

karıncalanmak

HAVE PITY ON : English Turkish

acımak, şefkat duymak, yakınlık duymak, üzülmek

HAVE POSSESSION OF : English Turkish

v. sahibi olmak

HAVE PRECEDENCE OVER : English Turkish

önceliği olmak, üzerinde üstünlüğü olmak, önem bakımından birinci olmak,
den daha acil

HAVE RECOURSE TO : English Turkish

aşvurmak, müracaat etmek