Multilingual Turkish Dictionary

English

English
HAVE THE FIDGETS : English Turkish

yerinde duramamak, yerine bir türlü oturamamak, sinirli bir şekilde dolaşmak ve bir şeylerle oyalanmak

HAVE THE FLOOR : English Turkish

kürsüye çıkmak, topluluk önünde söz söyleme hakkı olmak

HAVE THE GRUMPS : English Turkish

n. suratsızlığı üstünde olmak, somurtuyor olmak

HAVE THE GUTS TO DO : English Turkish

v. cesareti olmak

HAVE THE HICCOUGHS : English Turkish

v. hıçkırmak, hıçkırık tutmak

HAVE THE HICCUPS : English Turkish

v. hıçkırmak, hıçkırık tutmak

HAVE THE HUMP : English Turkish

canı sıkılmak, huzursuz olmak, üzülmek

HAVE THE INTENTION OF : English Turkish

v. fikrinde olmak

HAVE THE JITTERS : English Turkish

sinirli olmak, gergin olmak, korkudan titremek

HAVE THE LAST LAUGH : English Turkish

son gülen olmak, birine galip gelmek

HAVE THE LUCK TO : English Turkish

şanslı olmak, iyi servet ile kutsanmış olmak

HAVE THE NECESSARY QUALIFICATIONS : English Turkish

v. gerekli vasıfları taşıma, yeterli niteliklere sahip olma

HAVE THE NERVE TO : English Turkish

cüret etmek, yüzsüzlük etmek, çekinmemek

HAVE THE NERVE TO DO : English Turkish

v. cesareti olmak

HAVE THE PAS : English Turkish

geçiş hakkı var, geçit hakkı var, ilk geçme hakkı var

HAVE THE PIPS : English Turkish

sıkılmak, keyifsiz olmak, keyfi yerinde olmamak

HAVE THE POUTS : English Turkish

v. somurtmak, surat asmak, gücenmek

HAVE THE PRECEDENCE : English Turkish

n. önceliği olmak, önce olmak, öncelikli olmak

HAVE THE PREPONDERANCE OVER : English Turkish

üzerinde üstünlüğü var,
den daha güçlü olmak,
den daha büyük güce sahip olmak;
den daha önemli olmak

HAVE THE SNUFFLES : English Turkish

v. nezle olmak, burnu akmak

HAVE THE TIME OF ONE'S LIFE : English Turkish

hayatını yaşamak, harika zaman geçirmek, çok eğlenmek

HAVE THE WHIP HAND : English Turkish

üstün olmak, kontrol altında bulundurmak

HAVE THE WHIP HAND OF : English Turkish

üstün olmak, avantajı olmak

HAVE THE WORK CUT OUT : English Turkish

zor bir görevi olmak, yapacak zor bir işi olmak, çok çalışma ve çaba gerektiren bir işi var

HAVE TIME : English Turkish

vakti olmak, zamanı olmak