English
LAUAN : English Turkish
n. açık sarı kırmızımsı kahverengi veya kızıl kahverengi renkte olan Filipinler’e ait birkaç kerestelik ağaçtan herhangi biri
LAUD : English Turkish
n. övme, övgü, methiye
LAUD : English Turkish
v. övmek, methetmek
LAUDABILITY : English Turkish
n. takdire şayan olma, övgüye değer olma, saygıya değer olma
LAUDABLE : English Turkish
adj. övgüye değer, takdire layık
LAUDABLENESS : English Turkish
n. takdire şayan olma, övgüye layık olma, alkışı hak etme
LAUDABLY : English Turkish
adv. takdire layık bir şekilde, övgüye değer bir şekilde, alkışı hak eden bir şekilde
LAUDANUM : English Turkish
n. afyon tentürü
LAUDATION : English Turkish
n. övme
LAUDATIVE : English Turkish
adj. öven, metheden, övgü ifade eden, saygılarını sunan
LAUDATOR : English Turkish
n. öven kimse, takdir eden kimse, metheden kimse, övgü yağdıran eden kimse, saygılarını sunan kimse, yücelten kimse; (Hukuk) arabulucu, hakem
LAUDATORILY : English Turkish
adv. takdire değer bir biçimde, beğenilecek bir şekilde, övülmeye layık bir şekilde
LAUDATORY : English Turkish
adj. övücü, övgü dolu
LAUDATORY REMARK : English Turkish
övgü dolu yorum, övgü, övgü dolu sözler, göklere çıkaran yorum
LAUDATORY TERM : English Turkish
övgü kelimesi, övgü sözcüğü, yüceltme sözcüğü
LAUDED HIM : English Turkish
onu methetti, ona saygılarını sundu, onu övdü, onu yüceltti, ona özel takdirname verdi
LAUDER : English Turkish
n. öven kimse, metheden kimse, saygılarını sunan kimse
LAUDERDALE : English Turkish
n. "Fort Lauderdale" (Florida'da bir şehir, ABD) isminin bir parçası
LAUGH : English Turkish
n. gülme, gülüş, kahkaha, saçma, komik
LAUGH : English Turkish
v. gülmek, sevinmek, gülerek neden olmak
LAUGH AT : English Turkish
gülmek, alay etmek, alaya almak
LAUGH AT A JOKE : English Turkish
espriye gülmek, komik hikaye anlatıldığı için kıkır kıkır gülmek, muzipliğe veya güldürücü söze gülmek
LAUGH AT DANGER : English Turkish
tehlike karşısında gülmek, tehlikeyi önemsememek, risklere aldırmamak
LAUGH AT MY EXPENSE : English Turkish
enimle alay etmek, bana gülmek, beni şaka kaynağı olarak kullanmak, benim durumumla alay etmek
LAUGH AWAY : English Turkish
gülüp geçmek, gülerek geçiştirmek, gülerek geçirmek, eğlenmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani