Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LAUNDER MONEY : English Turkish

kara para aklamak, parayı kaynağının takip edilemeyeceği şekilde aktarmak (özellikle yasa dışı yollarla kazanılan para)

LAUNDERABLE : English Turkish

adj. yıkanabilir, aklanabilir, temizlenebilir

LAUNDERED : English Turkish

adj. temizlenmiş, yakanmış; yıkanmış ve ütülenmiş; kaynağını gizlemek için aracıdan geçmiş (yasa dışı para kaynaklarında olduğu gibi); kabul edilir hale getirilmiş

LAUNDERED MONEY : English Turkish

aklanmış para, yasa dışı kaynağı gizlenmiş olan para; kaynağının takip edilemeyeceği şekilde para aktarma

LAUNDERER : English Turkish

n. temizleyen kimse veya şey, çamaşır yıkayan kimse veya şey, yıkayan kimse (giysi, vs.)

LAUNDERETTE : English Turkish

n. çamaşırhane

LAUNDERING : English Turkish

n. temizleme, çamaşır yıkama; yasa dışı para kaynağını gizlemek ve yasal olduğunu göstermek için paraları aracıdan geçirme

LAUNDRESS : English Turkish

n. çamaşırcı kadın

LAUNDROMAT : English Turkish

n. çamaşırhane (paralı), launderette

LAUNDRY : English Turkish

n. çamaşır, çamaşırhane

LAUNDRY LIST : English Turkish

n. çamaşır listesi, uzun liste

LAUNDRY ROOM : English Turkish

çamaşırhane, içinde çamaşır ve kurutma makineleri olan oda, insanların çamaşırlarını yıkadıkları oda

LAUNDRY SERVICE : English Turkish

çamaşırhane hizmeti, ücret karşılığı çeşitli çamaşır hizmetleri veren işletme (yıkama, ütüleme, vs.)

LAUNDRY SOAP : English Turkish

çamaşır sabunu, çamaşır yıkamak için kullanılan deterjan

LAUNDRY STICK : English Turkish

n. tokaç

LAUNDRYMAN : English Turkish

n. çamaşırcı adam, çamaşırhanede çalışan adam; çamaşırhane sahibi; çamaşır toplayan ve teslim eden adam

LAUNDRYWOMAN : English Turkish

n. çamaşırcı kadın, çamaşır yıkayan kadın, giysiler ve ev tekstili ürünleri yıkayan kadın

LAURA : English Turkish

n. bir bayan ismi; bir soyadı; Illinois'te (ABD) bir şehir; Kentucky'de (ABD) bir kasaba; in Ohio'da (ABD) bir köy

LAURACEAE : English Turkish

n. defnegiller, defne ağacı familyası (Botanik)

LAURACEOUS : English Turkish

adj. defnegillerle ilgili olan, defne ağacı familyası ile ilgili olan (Botanik)

LAUREATE : English Turkish

n. saray şairi, ödül kazanan kimse

LAUREATE : English Turkish

adj. defne yaprakları ile süslü, ödül kazanmış

LAUREATESHIP : English Turkish

n. onur payesi, şairlere verilen şeref payesi; belirli bir alanda ün ve saygınlık

LAUREATION : English Turkish

n. onur payesi verme, defneden yapılmış taç takma; akademik derece verme; fahri unvan verme

LAUREL : English Turkish

n. defne