Multilingual Turkish Dictionary

English

English
LAVATORY SEAT : English Turkish

klozetteki oturma yeri, klozet üzerindeki oturma yeri

LAVE : English Turkish

v. yıkamak

LAVEMENT : English Turkish

n. (Fransızca) yıkama veya yıkanma; lavman

LAVENDER : English Turkish

n. lavanta, eflâtun

LAVENDER : English Turkish

adj. eflâtun, lavanta rengi

LAVER : English Turkish

n. Yahudi sinagogunda ve tapınağında dini törenle ilgili yıkamalar için su konulan büyük kâse (İncil’le ilgili); temizleyen veya arındıran bir şey; tas, kâse, su koyma kabı (Eski kullanım); yenilebilir su yosunu türü

LAVEROCK : English Turkish

n. tarlakuşu, toygar (İskoç terimi)

LAVI : English Turkish

n. bir erkek ismi; bir soyadı; uçak üretimi konusunda iptal edilen İsrail milli projesi

LAVI PROJECT : English Turkish

Lavi projesi, gelişmiş bir İsrail uçağı üretmek için milli proje, çok tartışma yaratan ve sonunda iptal edilen (1987) proje

LAVISH : English Turkish

v. çok harcamak, boşa harcamak

LAVISH : English Turkish

adj. çok, bol, savurgan, müsrif

LAVISHER : English Turkish

n. cömert kimse, eli açık kimse, yardımsever kimse; savurgan kimse, müsrif kimse

LAVISHLY : English Turkish

adv. cömertçe, bol bol; bolca; müsrifçe, har vurup harman savurarak

LAVISHMENT : English Turkish

n. eli açık bir şekilde verme, cömertçe verme; büyük miktarda tüketme

LAVISHNESS : English Turkish

n. savurganlık, müsriflik

LAVON : English Turkish

n. bir soyadı; bir bayan ismi; Georgia'da (ABD) bir şehir; Teksas'ta (ABD) bir kasaba

LAW : English Turkish

Hafif Anti-zırh silahı, ABD üretimi taşınabilir hafif anti-tank silahı

LAW : English Turkish

n. hukuk, yasa, kanun, kural, ilke, dava, yasal çözüm

LAW ABIDING : English Turkish

yasalara saygılı, kanuna uyan

LAW ABIDING CITIZEN : English Turkish

n. kanuna uyan vatandaş, kanunu destekleyen vatandaş, kanuna sadık olan vatandaş

LAW AND JUSTICE : English Turkish

adalet ve hukuk, uymayanları cezalandırmak için olan yasal kurallar ve mahkeme sistemi

LAW AND ORDER : English Turkish

kanun ve düzen

LAW BREAKER : English Turkish

kanuna karşı çıkan kimse, kanunu ihlal eden kimse, suç işleyen kimse

LAW COURT : English Turkish

mahkeme

LAW ENFORCEMENT : English Turkish

kanun yaptırımı, yasaları yerine getirerek kamu düzenini korumak, bir ülkenin kanunlarını uygulama