Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
ÖRTCHEN : German Turkish

n kücük yer spez. yüznumara

ÖSTERREICH : German Turkish

n.pr. Avusturya
er(ln/) m; 2isch Avusturyali

ÜB! BENE IBI PATRIA : German Turkish

tnsan dogdugu yerde degil, doydugu yerde. Spr

ÜBEL (DAS) : German Turkish

n l. fenalik, kötülük, ser
(Unglück) bas beläsi; musibet
(Krankheit) rahatsizlik; das kleinere ^ ehveniser ~befinden n rahatsizilik, keyifsizlik; mide bulantisi
gelaunt huysuz; kötü huyiu
gesinnt kötü niyetli; suiniyetli; kötülükcü, bedhah; kem sanici; fena kalpli ^keit / fenalik; ic (gönül, mide) bulantisi; ^ verursachen gönül bulandirmak; ^ verspüren ayilmak bayilmak
launig s.
gelaunt,
nehmen
bsi fenaya almak
(ärgerlich werden) alimp gücen-mek; carpilmak, icerlemek; icine cekmek; incinmek, kocunmak; Nehmen Sie es bitte nicht ~, aber
. Hatin-niza toz konmasm ama
..; Hatinniz kalmasm
..; Kusura bakmayin
..
nehmend;
nehmerisch alıngan, gücenik, darılgan, kirilgan, küsegen
riechend fena kokulu; pis kokan; müteaffin °stand m l. uygunsuzluk, mahzur, carpiklik
(Ärgernis) rezalet, kepazelik
(Nachteil) halel, zarar, ziyan; Jedem ^ läßt sich abhelfen. Her derdin bir devasi vardir. Spr. ~tat/ l. fena hareket; kötü is; muzirlik
(stärker): cürüm, cinayet, günah
täter(in/)m l. uygunsuz adam; muzir, serir
(stärker): mücrim, suclu, cani, günahkär; Jeden ^ erreicht seine Strafe. Kötülük eden kötülük bulur. Spr.
wollen (j-m) b-nin fenaligini istemek; b-ne diş bilemek; b-ne karsi kötü niyetler beslemek ~wollen n suiniyet, nefsaniyet, bedhahlik
wollend s. –gesinnt

ÜBERANGEBOT : German Turkish

n arz fazialigi

ÜBERBAU : German Turkish

m üst yapi (od. insaat)
recht n jur. üst hakki

ÜBERBEIN : German Turkish

n l. med. egzostoz
(beim Pferd) süros, karasu

ÜBERBESCHÄFTIGUNG : German Turkish

asin istihdam

ÜBERBLEIBSEL : German Turkish

n (mst.pl.) I. bakiye, kalinti, kinnti
(Bodensatz) rüsup, tortu
(Rückstand) pirina, posa, cibre
(Essensrest, Stoffrest) artik, siynnti

ÜBERBLICK : German Turkish

m l. umumT bakis; panorama
(Vogelschau) kusbakisi
(Übersicht) huläsa, icmal, rezüme
(geistiger) ihata; sich e-n über et. verschaffen bir saha (konu v. s.) hakkinda käfi derecede bilgi edinmek; genel bir fikir edinmek

ÜBERBLIEBENE : German Turkish

m// z.va. s. Hinterbliebene

ÜBERDRUCK : German Turkish

m l. (auf Briefmarken) sürsarj
techn. fazia tazyik (od. basinc)

ÜBERDRUCKEN : German Turkish

(Briefmarken) sürsarj yapmak; sürsarj lamak

ÜBERDRUCKMARKEN : German Turkish

pl. sürsarjh pullar
turbine / fazia tazyikli (od. basincli) türbin ^berdruß m bikkinlik, gina, usanc; ^ verursachen bikkin-lik (od. usanc) vermek; usandirmak; et. bis zum
~ wiederholen temcit pilavi gibi isitip isitip öne sürmek 2drüssig (m. Oen.) bsden bikkin, gina (od. usanc) getiren; e-r S. ~ werden bsden usanc getirmek, usanmak, bik-
mak; bse kamksamak, bsle canindan bezmek; (j-s) b-den yaka silkmek

ÜBEREMÄHRUNG : German Turkish

asinbesi; farti ta^diye; süralimantasyon

ÜBERFAHRT : German Turkish

karsidan karslya gecis

ÜBERFALL : German Turkish

m l. baskin; ant hücum; tecavüz 2* (Raub-) yol kesme; karmanyola
(Einfall) istilä, akm 2en üzerinden düsmek; bsden tasmak

ÜBERFALLHOSE : German Turkish

golf pantalonu

ÜBERFALLKOMMANDO : German Turkish

n daima harekete hazir olan polis devriye kolu

ÜBERFLUß : German Turkish

m l. bolluk, cokluk, kesret, bereket
pej. fazia-lik, zaitlik, ziyadelik, fuzul, artiklik
(Überfülle) meb-zuliyet
(Reichtum) zenginlik; ^ haben (an) bs cok bol miktarda mevcut olm.; im ^ arti^iyle; cok cok; bol bol; gani gani; im ^- vorhanden sein bol miktarda mevcut olm.; zu allem ^ üstüne üstlük; üstelik; bu yetmiyor-mus gibi ~flüssig l. lüzumundan fazia; lüzumsuz, gerek-siz, tasin, fuzuli, zait
(überreichlich) bol bol; kesretli, mebzul; es für ^ halten (zu) bsi yapmagi lüzumsuz bul-mak; ^ sein cok gelmek; fazia (od. napnafile) olm. °flü&sigerweise lüzumsuz olarak; bo§ yere

ÜBERFRACHT : German Turkish

yük (bagaj, naviun) faziasi

ÜBERFUNKTION : German Turkish

(e~r Drüse) med. bir guddenin fazia cahs-masi

ÜBERFÜLLE : German Turkish

ol bol mevcut olma; cokluk, kesret, mebzuli- yet, furya
en seit. bir kaptan diger bir kaba nakletmek (od. doldurmak)

ÜBERGABE : German Turkish

l. eline verme; tevdi
a. mit. teslim
(von Amtsgeschäften) devir ve teslim; ^ und Abnahme H alaca verece; teslim tesellüm

ÜBERGANG : German Turkish

m l. gecit, gecme, asma
(Änderung) gecis(-im), intikal, tranzisyon
(Straßen^) üstgecit
(Zuschlag) mevki farki; Hier ist kein ^. Buradan gecilmez.
s.anzug m mevsim elbisesi
s.bestininiungen pl. muvakkat hüküm-ler
s.mantel m mevsimlik pardesü; üstlük; dömisezon mantosu
s.periode/intikali safha; intikal devri
s.punkt m gecit yeri (od. noktasi).
s.stadium n intikal safhasi
s.zeit / mevsim, dömisezon; intikal devri