Multilingual Turkish Dictionary

Germany To Turkish

Germany To Turkish
ÜMBELLIFEREN : German Turkish

pl. bot. maydanozgiller, sayvaniye

Ä CONTO : German Turkish

malisuben, alelhesap

Ä DEUX MAINS : German Turkish

inus. iki eile

Ä LA : German Turkish

tarzinda; d la bonheuri iron. Ne älä memleket!

Ä TONDS PERDU : German Turkish

H hava parasi olarak; zarar hanesine yazarak

ÄCHTEN : German Turkish

kanun disi kilmak; aforoziamak; hakkinda haric ez memleket cezasini ilan etm.; sinir disi etm. geächtet/r. kam heläl

ÄCHZEN : German Turkish

l. ahlamak, uflamak, ohlamak; uf puf demek; po- furdamak
(stöhnen) inlemek, sinlemck
(über) sizia- mak, sikäyet etm.; ~ und stöhnen oflayip poflamak; 2 n inilti
d iniltili; ~ und stöhnend ikma sikina; ikliya sikliya; inleye minleye

ÄDEM : German Turkish

, Adern ogullan
s.kostiim n: im ~ (Mann) cinl- ciplak; ~ Riese n. pr.: nach ~ dogruca hesap edilirse

ÄDERN : German Turkish

damarli yaprnak; geädert damarli

ÄFLEN : German Turkish

l. aldatmak
alay, istihza etm

ÄGÄISCH : German Turkish

Ege ile ilsili; ^^•s Becken n. pr. Ege havzasi;
e Kultur Ege medeniycti; °es Meer n. pr. Adalardenizi; Ege denizi

ÄHNELN : German Turkish

enzemek, andirmak, yaklasmak, oksamak; bsden iiisan vermek

ÄHNLICH : German Turkish

l. benzer, benzes, müsabih, mümasil;
vari
kiifüv, akran; ~ sehen l. benzemek, andirmak, bsden nisan vermek
mst.iron. b-den baska sey bekleneme-mek; Das sieht dir ~/ (a.iron.) Tarn tamdigim adamsin! Sii ~ hat er sich ausgedrückt. Buna yakin bir söz söyledi. wie in
en Fällen emsali misillü; Es gibt nichts Ses. Bunun uyan yok (volkstäml.); und
es ve buna benzer; ~keit / benzerlik, benzeyis, benzeslik, müsabehet, mümaselet, afinite Skcitssatz m math. benzerlik teoremi; müsabehet davasi Skeitsschluß m analojizrn

ÄLTER : German Turkish

l. daha yasli, daha büyük
(reif) yasim basini almis
(ziemlich alt) yaslica;
er Bruder agabey;
e Schwester baci, abia; Er ist zwei Jahre ~ o/s ich. Benden iki yas büyük. ~ und erfahrener sein (als) b-den daha yasli ve tecrübesi bir gömiek daha fazia olm.; um ein Jahr ~ werden bir yasma daha girmek; die en Kinder büyük cocuk-lar

ÄLTEST : German Turkish

- l. en yasli; en büyük
spez. mil. kidemli
ilkel; seit
er Zeit kalubelädan beri; der
e Sohn (en) büyük oglu; ektoer eviät 9en.rat m l. ihtiyarlar heyeti
(Deutschland) Cumhurbaskaninin yardimma mahsus bir milletve-kili encümeni

ÄLTLICH : German Turkish

ya§i biraz ilerlemis olan; yaslica; geckin

ÄNDERN : German Turkish

tr. l. degistirmek, baskalastirmak
(teilweise) tadil etm.
pej. tahrif etm.; sich ~ degismek, tebeddül etm.; sic/i völlig ~ benliginden cikmak; Das (s( nicht zu ~. Daran läßt sich nichts ~. Iste böyle; buna care yok. Av avianmis, tav tavianmis, deli kiz evienmis. Olan oldu, torba doldu. Die Zeiten ~ sich. Gün güne uyniaz. Es hat sich mancherlei geändert. Eski camlar bardak oldu. Hat sich am Programm etwas geändert? Programda bir degi- siklik var mi?

ÄNGSTIGEN : German Turkish

korkutmak; endiseye vermek; camni oynatmak istirap vermek; sich ~ korkmak; endiseye düşmek düşünceler almak; bse meraklanmak; bşi merak etm. sich halb zu Tode ~ içinin yağı erimek

ÄNGSTLICH : German Turkish

l. korkak ürkek, cesaretsiz, cebin, cebanetli, yüreksiz, tabansız; deve (od. tavşan) yürekli
(unruhig) rahatsız, meraklı, kaygılı
(argwöhnisch) kuşkulu
(schüchtern) rnahcup, utangaç
(peinlich genau) titiz
(beklommen) ıstıraplı, kederli

ÄQUIVAIENT : German Turkish

muadil, esdeger ° n bedel, karsilik, ivaz ^z / muadelet, esdegerlik

ÄRARISCH : German Turkish

miri, beylik, beytülmale ait

ÄRGERN : German Turkish

dariltmak, kizdirmak, hiddetlendirmek; zivanadan cikarmak; öfkelendirmek; b-nin fenasma gitmek; F: pruvasindan esmek; Er tut das nur, um mich zu ~. Bunu bana nispet yaplyor. sich ~ kizmak, hiddetlenmek, öfkelenmek; ici sikilmak; Wie kann man sich nur über so et. ~? Böyle seylere kizilir mi ? Ich ärgerte mich maplos. Öfke topuklanma (ikti

ÄRMLICH : German Turkish

l. fakir(-ane), muhtac, yoksul, sefil; bir don bir gömiek
(kümmerlich) yetmeyen, kifavetsiz, nakis, noksan, kit, perisan
(schwach) zayif, ciliz, cdimsiz; ~ gekleidet besleme (od. dilenci) kilikli; kilik klyafet düşkünü

ÄRSCHLINGS : German Turkish

V kicin kicin; götün götün; geri geri

ÄRZTLICH : German Turkish

tibbi, hekimsel;
es Attest doktor raporu; sihhat raporn;
e Behandlung tibbi tedavi;
er Beruf:
e Kunst doktorluk, hekimlik;
e Untersuchung hekim muayenesi