Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
GEWITTERN : German Turkish

(fırtına) çıkmak

GEWITTERSCHWÜL : German Turkish

oğucu ve fırtınalı

GEWITZIGT SEIN : German Turkish

aklı başına gelmek

GEWITZT : German Turkish

kurnaz, açıkgöz, kül yutmaz

GEWIß : German Turkish

elbette, kuşkusuz, şüphesiz

GEWIßHEIT : German Turkish

" [die] kesinlik; kanaat"

GEWIßLICH : German Turkish

kesinlikle

GEWOGEN : German Turkish

lütufkâr, hayırhah

GEWOHNHEIT : German Turkish

" [die] alışkanlık, alışkı, âdet; gelenek, görenek, anane, teamül"

GEWOHNHEITSMENSCH : German Turkish

[der] alışkanlıklarından vazgeçemeyen kimse

GEWOHNHEITSRECHT : German Turkish

[das] örf ve âdet hukuku, teamül hukuku

GEWOHNHEITSTIER : German Turkish

[das] alışkanlığın esiri, alışkanlığından kurtulamayan kimse

GEWOHNT : German Turkish

alışılmış, olağan, alelâde

GEWÄCHS : German Turkish

" [das] tümör, ur; bitki, nebat"

GEWÄCHSHAUS : German Turkish

[das] limonluk, sera

GEWÄHLT : German Turkish

seçkin, seçme

GEWÄHR : German Turkish

[die] garanti, teminat, güvence

GEWÄHREN : German Turkish

vermek, bağışlamak, bahşetmek

GEWÄHRLEISTEN : German Turkish

garanti etmek

GEWÄHRSMANN : German Turkish

[der] bilgi veren, bilgi kaynağı

GEWÄHRUNG : German Turkish

[die] verme, bahşetme

GEWÄSSER : German Turkish

[das] su

GEWÖHNLICH : German Turkish

" alışılagelmiş, sıradan, olağan, alelâde, mutat; adi, bayağı, alçak, aşağılık; harcıâlem"

GEWÖHNUNG : German Turkish

[die] alışma, alışkanlık

GEWÖLBE : German Turkish

[das] kubbe, tonos