Germany
EISENWAREN : German Turkish
pl. (demir) hirdavat; demir mamuläti
EISENWARENHANDLUNG : German Turkish
f hirdavatcilik, demircilik nalburluk, nalburiye
EISENWARENHÄNDLER : German Turkish
m hirdavatci, demirci, nalbur
EISENWERK : German Turkish
n l. demirden süsler
s. Eisenhätte,
EISENZEIT : German Turkish
f demir devri
EISENZWINGE : German Turkish
f
demir halka (od. bilezik)
(an Spazierstock) baston ucu
(an Einrammpfahl) kazik cemberi
EISERN : German Turkish
l. demir(-den mamul)
fig. sert, sarsilmaz; boyun egmez;
e Ration l. demirbas erzak
(für Pferde) demirbas yem;
er Bestand l. demirba§ esya
(e-r Kasse) daimt ihtiyat akcesi;
er Fleiß yorulmak bilmez gayret;
er Vorhang l. Th. demir perde, yangin perdesi
pol. Demirperde; in e-m Land hinter dem °en Vorhang bir Demirperde gerisi memleketinde; Qes Kreuz demirhac nisani; Qes Tor n. pr. Demirkapi: Qer Halbmond 1915 senesinde ihdas edilen Osmanli harp madalya-sinin Almanca halk tabiri; Qe Garde (Rumänien) bist. Demir muhafiz teskiläti;
e Hochzeit evienmenin (
veya
) yildönümü; der-e Kanzler (Bismarckm lakabi);
e Lunge med. celik ciger; ~ bleiben karanndan dönme-mek; ~ schweigen ses cikarmamak; mit dem
en Besen auskehren (od. dazwischen fahren) merhametsizce sert ve keskin tedbirler almak; mit
er Faust merhametsizce; mit
er ("üblicher: eherner) Stirn arsiz, yüzsüz, küstahça
EISFABRIK : German Turkish
uz fabrikasi
teld n geogr. aysfilt, isfilt 9frel buzsuz
gang m buz kütlelerinin akinti ile götürülmesi Sgekühlt buzlu Sgrau (Bart, Haare) agarmis
heiligen pl. mayis ortasinda üc sayili gün
hockey n buz üzerinde hokey oyunu °ig buz gibi soguk
kaffee m kafe glase °kalt buz gibi soguk;
~ werden (Flüssigkeit) ayazian-mak
keller m buzhane, buzluk
kraut n bot. buz cicegi; buz otu
(kunst)lauf m (buz üzerinde artistik) patinaj
(kunst)läufer m (buz üzerinde artistik) patinaj yapan; patinajci "mann m l. buz kalibmi dagitan
(seyyar) dondurmaci
maschine / l. buz makinesi
dondurma kutusu
meer n n. pr. Buz (Arktik bzw. Antarktik) okyanusu
mond m ocak ayimn eski adi
pickel m buz kazmasi
Schicht / buz tabakasi; sich mit e-r ~ bedecken buz baglamak
schölle / buz kütlesi
schollenfeld n geogr. deniz buzulu; bankiz
schrank m l. buzluk; buz dolabi
(Kühlschrank) frijider
segeln n yelkenli kizakla kayma sporu
Sturmvogel m
kutup firtmakusu
taucher m
buz dalgici
Verkäufer m s.
mann.
vogel m
iskele (dere, emircik) kusu; yalicapkim; bahri
zapfen m damlardan sarkan buz kamasi; sarkik buz; sacak buzu
zeit/glasye (od. buzul) devri; dilüvyum; buzul cagi
EITEL : German Turkish
l. (eingebildet) hodpesent, kurumlu, magrur; burnu havada
(anmaßend) müteazzim, tafrafüru§
(putzsüchtig) süse düskün; zarafet budalasi
(kokett) cil-vekär, koket
(nichtig, wertlos) bös. batil, vahi, abes, degersiz
(vergänglich) fani, gecici
(rein) safi
(bloß) yalniz, sirf, sadece; ^ sein (auf et.) bsle cahm satmak ^ke^t/vgl.^l7(?/
EITER : German Turkish
m cerahat, irin, kiyh
beule sicak ciban; apse; e-e ^ aufstechen a. fig. ciban basi koparmak
tluß m med. piyore °lg cerahatli, irinli, klyht, ufunetli °n cerahatlen-mek; cerahat baglamak (od. toplamak); irinlenmek;(yara) islemek (od. toplamak); ufunetlenmek; zu ~ beginnen matya olm. °nd s. eiterig,
es Geschwür sicak ciban; matya
pfropf m ciban özü
ung / med. süpürasyon
EIWEIß : German Turkish
n l. yumurta akı
ehem. albümin
bot. besiörü, süveyda
EIWEIßHALTIG : German Turkish
albüminli
EIWEIßHARNEN : German Turkish
n med. s. Albuminurie
EIWEIßSTOFF : German Turkish
m albümin
EIZELLE : German Turkish
biol. yumurtacik. büyeyz
EJAKULATION : German Turkish
med. difk, fisirma
s.kanal m an. atarkanal; kanati dafika
EJEKTOR : German Turkish
m techn. ecektör, ejektör
EKART : German Turkish
m H tefavüt
e n Ka. ekarte
EKCHYMOSE : German Turkish
med. kedme, bere
EKEL : German Turkish
(seit.) s. ekelhaft. Q m l. (Abscheu) tiksinti, igrenclik, igrenti, igrenme, istikrah, nefret, kerahet
(Brechreiz) bulanti
2 n F igrenc (od. mundar) herif; V: pisbiyik; *- erregen (bei) b-ni igrendirmek, nefret ettirmek; mide bulandirmak; ^ empfinden (od. bekommen) (vor) b-den, bsden igrenmek. nefret etm
mit
- igrenerek. tiksinerek, kerhen
hatt tiksindirici, igrenc, müstekreh, mekruh; nefret uyandinci; kenef; (Wetter o.) cepel; et. °es igreni-lecek bir sey
n: es ekelt mir fod. mich) od. ich ekle m:ch (vor) bsden tiksinmek, igrenmek; ikrah, istikrah, nefret etm.; ici dönmek
EKLAMPSIE : German Turkish
med. havale, eklampsi
EKLAT : German Turkish
m
(Glanz) sasaa, ihtisam, parlaklik
(Aufsehen) sansasyon
(Knall) patlama, catlama; infiläk sesi
(Krach) gürültü, patirdi
(Skandal) rezalet, Skandal °ant l. (aufsehenerregend) sansasyonel
(klar) ayan beyan, bedihi, bariz
(glänzend) sasaali, parlak
EKLEKTIKER : German Turkish
m; ^^sch eklektik, iktitafiyeci
izismus m eklek-tizm, iktitafiye, secmecilik, dermecilik
EKLIG : German Turkish
s. ekelhaff
EKLIPSE : German Turkish
l. küsuf; gün tutulmasi
husuf; ay tutulmasi
tik/os(r. dairctüssems, dairei husuf; tutulum
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani