Germany
ELEKTRONISCH : German Turkish
elektronik
ELEMENT : German Turkish
n l. (Grundstoff) unsur, öge, eleman
et. pil
(Grundlage) ilke, mebde, prensip, umde
gel. (gefräßiges) ate$
e pl. kisiler, elemanlar; das Toben der
e kasirga, firtma; die vier
e dort unsur; in seinem ~ sein hal ve durumundan mesut olm.; bildigi sahada bulun-mak; Pofi
/ Yerin dibine batasi^ar l. unsuri, öj^esel, asii, evvell
(p.-irr.itiv) iptidal, ilk, basit, elemanter
(grr.ndlegend) esasli, mühim
(Gewalt) tabit bir afetin kudretini andiran; tufan gibi;
e Algebra (Geumetrie) ilk cebir (geometri);
e Lebensbedürfnisse pl. havayici zaru-riye; zarurt maddeler ihtiyaci; ihtiyac maddeleri
ELEMENTARANALYSE : German Turkish
ehem. tahlili unsurt; clemansel analiz
buch n ilk kitap; ilkokul kitabi
klasse/ilk smif-krätte pl. tabil kuvvetler
lehrer(ln /) m ilkokul ögretmeni
schule / ilkokul Unterricht m l. ilkögretim
giris dersleri
ELEN : German Turkish
m, n s. Elch.
antilope /
boga antilopu
ELEND : German Turkish
n l. sefalet, sefillik, yoksulluk, fakrüzaruret
(Not) sikinti, muzayaka, mahrumiyet, aclik; ^ot und ^erdulden mihnet cekmek; das graue (große, heulende) ~ F mahmurluktan gelen melankoli; im größten
leben cir(il)ciplak olm.; kivnm kivrim kivranmak
s.viertel n kenar mahalle; fukara yatagi
ELEVATION : German Turkish
o. mit. yükselis zaviyesi
or m elevatör, asansör
ELEVE : German Turkish
m;
in/cirak, ögrenci, talebe
ELF : German Turkish
on bir Q f l. on bir rakami
Fb. onbir, takim, tim, ekip 2 m; Qe f peri
ELFENBEIN : German Turkish
n: 2ern fildisi
arbeit/fildisi oymaciligi
kämm m fildisi tarak
koste / bist. n. pr. Fildisi sahili
papier n alcili duz kägit
Schnitzerei / s.
arbeit
ELFENHAFT : German Turkish
peri gibi 9könig(in /) m periler kirali (kiralicesi) Sreigen m peri dansi
ELFER : German Turkish
m s. Elfmeter
ELFMETER : German Turkish
m Fh. penalti; e-n ~ verschießen penalti kacirmak; e-n ~ verwandeln penalti gole (od. sayiya) cevirmek;
marke / penalti isareti
schuß m penalti vurusu
ELFT : German Turkish
- on birinci ^el n onbirde bir
ens onbirinci olarak
ELIAS : German Turkish
n. pr. (Bibel) Ilyas
ELIDIEREN : German Turkish
ling. (bir vuayeli) hazfetmek
ELIMINATION : German Turkish
ayirma, ayrilma; aradan cikar(il)ma 2ieren ayirmak, bertaraf etm.. kaldirmak; aradan cikarmak; elimine etm
ELISA : German Turkish
n. pr. (Bibel) Elvesa
beth n. pr. l. (Bibel) Elyasa
(engl. Königin) Elizabet
ELISION : German Turkish
f ling. bir vuayelin hazfi; ünlü düsmesi
ELITE : German Turkish
güzide, secme, mümtaziar, elit, krema; kalburüstü; die ~. bilden kalburüstü kalmak
truppen pl. cekirdek (secme, güzide) kitalar
ELIXIER : German Turkish
n iksir
ELLBOGEN : German Turkish
m dirsek; unter Awendung der ~ ite dürte; seine ~ gebrauchen l. dirsekleyerek k-ne yol acmak
fig. kimseye aldirmadan nüfuz yürütmek; auf die ~ gestützt dirseklerine dayanarak;
freiheit/hareket serbestisi
ge-lenk n dirsek mafsali
ELLE : German Turkish
l. an. dirsek kemigi; azmi zent
endaze, arsm; alles mit der gleichen ^ messen fark gözetmemek
n.bogen s. Ellbogen. 2n.lang fig. l. (Brief) destan gibi; arzuhal kadar
(Fluch) agiz dolusu küfür
(Mensch) minare kirmasi; e-n
en Fluch ausstoßen küfürler savurmak
ELLIPSE : German Turkish
l. math. elips; kati nakis
ling. eksilti, hazfütak-sir
soid n math. elipsoit; mücessem kati nakis °soid math. elipsoidal; mücessem kati nakisl °tisch l. math. eliptik; kati nakist
ling. eksiltili;
e Ausdrucksweise s. Ellipse (2)
er Satz stil. kesik tümce
ELMSFEUER : German Turkish
n naut. gemici nuru; (azväyi bahriye)
ELOGE : German Turkish
l. (Lob) sitayis. sena, medih, övme
(Schmeichelei) kompliman(-cilik), pohpoh; j-m
n machen poh-pohlan veristirmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani