Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
GESCHLECHTSAKT : German Turkish

m cima, mücamaa; den ^ ausüben cima etm.; V: uckur cözmek; tezgäh kurmak
bestimmung f cinsiyet tayini
hyglene / cinsi hijiyen 2krank zührevi bir hastahga tutulmu§ olan
krankhelt / zührevi hastalik; Venus (od. tenasül) hastaligi; Abteilung/für
en (in e-r Klinik) zühreviye, efrenciye
leben n seksüel hayat ^los cinsiyetsiz
organ n tenasül aleti (od. orgam) 9relT erin, bali^; ^ werden (Junge) kamisa su yürümek; ^ sein (Mädchen) k-ni bilmek
teile pl. ut yeri; avret; edep yer-leri
trieb m einst sevkitabil; cinsiyet meyli
verkehr m cinsi muamele (od. münasebet); mücamaa
wort n gr. harntarif, artiki
zellen pl. tenasül hücreleri; germen gözeleri

GESCHLOSSEN : German Turkish

s. schließen; ^he^t/ l. birlik, vahdet. beraberlik
(innere) tecanüs, solidarite

GESCHMACK : German Turkish

m l. tat(-ma), lezzet, cesni
(bei Tabak od. Getränken a.) icim
ßg. zevk, gusto
(ästhetischer) duygu; zevkiselim; hüsnütabiat
(Würze; a.fig.) tuz
s.
s.sinn. ^ finden (an) bsden hoslanmak, tat almak; bsin tadini almak; bsi gözüne kestirmek; ^ verleihen tat-landirmak; Der Mann hat ^. Bu adamda zevk var. Bu adam zevkiselim sahibi. Das entspricht nicht meinem ^. Tabima muvafik degil. auf den ^ kommen (bei) bsin tadina varmak; nach seinem ^ disine göre ^los l. keci-boynuzu (od. saman) gibi; tadi tuzu yok; tatsiz tuzsuz; yavan
ßg. zevksiz, münasebetsiz, zarafetsiz, cirkin, gustosuz
(taktlos) taktsiz; kaba saba; ~ sein l. (unfein sein) soguk düsmek (od. kacmak)
(Melone) kabak cikmak; ^ aufgedonnert deli sarayii gibi
losigkeit / tabiatsizlik, zevksizlik, cirkinlik; e-e ^ begehen sogukluk etm.
s.richtung / gusto, zevk
S.Sache / zevk meselesi
s.sinn m tadim, zaika
s.verirrung / tabiatsizlik; an ^
leidend cöplük horozu ^s.w^d^ig hüsnütabiata yakismayan zevkiselime aykin 2voll zarif, zarafetli; (Adv.a.) zevkie; wenig — zarafetsiz

GESCHMATZE : German Turkish

n l. (beim Essen) sapirti
(Küssen) sapir supur öpüsme

GESCHMEIDE : German Turkish

n mücevherat; özen bezen; süs ve ziynet spez. aski

GESCHMEIDIG : German Turkish

l. yumusak, supl, oynak, fleksibi
(Stil, Rede usw.) seläsetli, taläkatli; — tanzen kivir kivir oynamak; Wie ^ er tanzt! Aman, ne hos kivinyor! ^ machen (z. B. kalte Finger) alistirmak 2keit / yumusaklik, oynaklik, suples Qmachen n (der Körperglieder beim Sport) asuplisman, alistirma, esofman

GESCHMEIß : German Turkish

n F l. (Ungeziefer) hasarat; igrenc böcekler
(Pack) güruh; hazele bezele; ayaktakimi

GESCHMETTER : German Turkish

n (der Trompeten) sert boru sesleri

GESCHMIER : German Turkish

n karalama; kargacik burgacik (ecis bücüs; carpik curpuk) yazi

GESCHMUSE : German Turkish

n ^ l. (Gerede) zevzeklik
(Schmeicheleien) komplimancilik
(Liebkosungen) sevisme, oksama, öpüsme

GESCHNATTER : German Turkish

n l. (der Enten, Gänse usw.) ördeklerin, kazia-nn bagirmasi; vakvak sesleri
(leeres und aufdringliches Geschwätz) dir dir söylenip durma, laklak. geveze-lik

GESCHNIEGELT : German Turkish

süslü püslü; teil i pullu; özenli düzenli; ^ und gebügelt iki dirhem bir cekirdek; F: apiko

GESCHOß : German Turkish

n l. mermi, kursun, projektil, kumbara, gülle
(Stockwerk) kat
bahn / mermi mahreki (od. yolu); yörünge
hagel m mermi saganagi (od. yagmrru); mit e-m ~ überschütten mermi ya^dirmak

GESCHREI : German Turkish

n l. yaygara, samata, ciglik, nara, haykins, ba-^irti, bagnsma, feryat, figan, vaveylä
(des Esels) anirma
(jämmerliches) ciyaklama
ßg. gürültü, vel-vele, patirdi. dagdaga; Viel ~ und wenig Wolle. Spr. Tütün cok kebap yok. Degirmenin sesini isitiyoruz, ununu gördü^ümüz yok. Spr.; viel ^ um et. machen fig. bse lüzumundan fazia ehemmiyet vermek; auf j-s ^ hin zu Hilfe kommen feryada yetismek; in lautes ^ ausbrechen vaveläyi koparmak; ciglik atmak; yaygarayi bas-mak; die ganze Gegend mit ^ und Lärm erfüllen ein ein öttürmek

GESCHWAFEL : German Turkish

n herze, sacma usw. (vgl. Geschwäti)

GESCHWEIFT : German Turkish

evaze, e^ri, kavisli

GESCHWEIGE : German Turkish

: — denn bile de^il; nerede kaldi ki; Nicht einmal ein bißchen ausruhen konnte man, — denn schlafen. Uyu-mak söyle dursun, biraz dinlenmek bile mümkün olmadi. Gras gibt es dort nicht, ~ denn Bäume. Agac degil a, ot bile yok

GESCHWIND : German Turkish

cabuk, tez, süratli, seri, hizh; eline (od. ayagina) cabuk; mus.a. canli, kivrak

GESCHWINDIGKEIT : German Turkish

hiz, sürat, cabukluk, ivinti; seine ^ erhöhen süratini artirmak; yol vermek; seine ^ herabsetzen süra-tini azaltmak; ~ ist keine Hexerei. Ne sihirdir ne kera-met. el cabuklu§u marifet.
s.begrenzung / sürat tahdidi
s.messer m l. spidometre, takometre
naut. silometre

GESCHWIRR : German Turkish

n vizilti, vizlama Geschwister pl. kardes(-ler)
chen n cok kücük (kiz veya erkek) kardes
Rind n kuzen, kuzin; Wir sind
er. Biz karde§ cocuklanyiz. Sllch kardesce, biraderane
paar n erkek ve kiz karde§

GESCHWOLLEN : German Turkish

l. sismis, kabarmis
(bombastisch) tumturakh
(prahlerisch) cafcafli; ^ daherreden Rabläli efendisi gibi konusmak; deklame etm.; Red nicht so ^" daher! Yavas gell vom Weinen
e Augen dolgun gözler

GESCHWOREN : German Turkish

yeminli;
er Feind hasmi can; amansiz düsman 9e mtf iüri üyesi; jure

GESCHWULST : German Turkish

l. ur, eginc, yumru, sis(kin)lik, domalan; lahmi zait, verem, tümör; (kleinere) et beni; (schwammige) med. fungus
bot. turgor. intifah

GESCHWÄNZT : German Turkish

kuyruklu

GESCHWÄTZ : German Turkish

n l. söz sav; bös laf; herze, sacma, cancan, gevezelik, laklaklyat, palavra
(Klatsch) dedikodu; j-n mit leerem
^ aufhalten tirasa tutmak; Dummes ^! Laf kitliginda asmalar budayayimi Laf söyledi balkaba^i! prahlerisches ^ cafcaf Sig agzi yayvan; konuskan, lakir-dici, bosbogaz; cenesi düsük; cacaron, geveze, caicene, dedikoducu
igkeit / lakirdicilik; cene kavafligi; gevezelik, bosbogazilk, ^aicenelik, konuskanhk, ca^aronluk, dedikoduculuk