Multilingual Turkish Dictionary

Germany

Germany
KATHODE : German Turkish

el. katot
n.strahlen pl. katot isinlan

KATHOLIK : German Turkish

(in/) m; 9isch Katolik; katholischer als der Papst hum. kiraldan ziyade kiral taraftan
izlsmus m Katoli-sizm

KATION : German Turkish

n phys. katiyon

KATTEN : German Turkish

(Anker) naut. griva etm

KATTUN : German Turkish

m l. hasa, kaliko; pamuklu bez
(bedruckter) basma, emprime
(Möbe^) sints

KATZBALGEN : German Turkish

: sich ~ l. sac saca bas basa gelmek
(sich necken) sakalasmak
2balgerei/(um e-n Posten) sandalye kavgasi
buckeln etek öpmek, tekäpu etm., yaltaklan-mak

KATZE : German Turkish

f zo. (disi) kedi; die ^ im Sack kaufen bsi görmeden satin almak; die — GUS dem Sack lassen ßg. l. (ungewollt) dili kaymak
baklayi cikarmak; Jetzt ist die ^ aus dem Sack! §imdi anlasildi Vehbinin kerrakesi! Die ^ läßt das Mausen nicht. Spr. Can cikmayinca huy cikmaz. Spr. Wenn die ~ fort ist, tanzen die Mäuse auf dem Tisch. Spr. Kedinin bulunmadigi ycrde fareler bas kaldinr (od. cirit oynarlar) Spr., Katz1 und Maus mit j-m spielen l. (hinhalten) b-ni oyalamak, avutmak; uzun uzun bekletmek
(ein Versprechen nicht halten) sözünü tutmamak; alles für die Katz1 pisipisine, beyhude

KATZEN : German Turkish

pl. zo. kedigiller 2ähnlich kedimsi
äuge n (Rückstrahler) katafot, stop
bar m zo. panda
buckel m kabank kedi sirti; e-n ^ machen l. iki büklüm yürümek
s. katzbuckeln,
dreck m kedi pisligi Sfreundlich mütebas-bis; gülerken isirir; sich ^ benehmen yüze gülmek
freundlichkeit / yüze gülücülük; müdara
gamander m bot. mermahur 2haft kedi gibi; mit
er Gelenkigkeit kedi cevikligiyle
hai m (büyük bzw. kücük) kedibaligi; sakiz levre^i
Jammer m l. (sarhosluktan gelen) mahmur-luk
(moralischer) vicdan azabi
köpf mßg. hafif darbe; tokat
kraut n bot. kediotu; Meryem cicegi
musik / l. ahenksiz müzik
yuhalama
pfötchen n bot. l. kedi ayagi
beyaz her dem taze
schlänge / zo. kedi yilani
Silber n ak (od. beyaz) mika
Sprung m ßg. cok kisa mesafe; e-n ^ mit komsu kapisi; dort (od. bes) adimlik yer; sakaluni uzatsam diyecek
tisch m;-tischchen n cocuklar icin ayrica kurulan kücük sofra
wasche /: ~ machen iyice yikanmamak-zunge / (Biskuit od. Schokolade) kedidili, langdösa

KAUDERWELSCH : German Turkish

n cetrefil dil; Jargon °en fanfin etm

KAUDINISCH : German Turkish

:
es Joch l. esaret boyundurugu
fig. zillet ve hakarete ugrama

KAUEN : German Turkish

l. cignemek
(an den Nägeln) tirnaklanni kemir-mek (od. yemek)
(an et.) a) bsi kcmirmek, parcalamaga cahsmak b) fig. bir meseleyi halletmege cabalamak; yorulmak; dokuz dogurmak
(die Worte) gevelemek; agzinda yuvarlamak
d: eifrig ~ cak(-ur) cuk(-ur)

KAUERN : German Turkish

(a. sich ^) cömelmek, sinmek, pusmak, bir yere büzülüp oturmak

KAUF : German Turkish

m l. satin alma; ahm, istira
(Handel) pazarlik, alimsatim; leichten
es davonkommen ucuz kurtulmak; et. in ~ nehmen fig. bse katlanmak
angebot n icaba davet; öneriye cagin
auftrag m l. satinalma emri
(Bestellung) siparis ^en l. (bei) b-den bsi satin almak
(zur Rechenschaft ziehen) b-dep hesap sormak
(bestechen) rüsvet yedirmek
(für wenig Geld) bsi az paraya satin almak; Was kaufe ich mir dafür? F fig. Ka

KAUFHAUS : German Turkish

n bonmarse
herr m tac"-basi
kraft / istira kuvveti; die geringe ^ dieser Währung bu paranin düsük-lügü ^k^äftig parasi olan
laden m F dükkän

KAUFMANN : German Turkish

m l. tacir. tüccar, tecimer
(Einzelhändler) dükkänci, perakendeci
bakkal; ^ spielen Ksp. Yag satanm. Bai satanm ustam öldü ben satanm. Jeder ^ lobt seine Ware. Spr. Kimse ayranim eksi demez. Spr. 2männisch ticari;
es Rechnen bürokomersyal;
e Tätigkeit tacirlik
recht n istira hakki
mannschaf t / tüccarlar heyeti

KAUGUMMI : German Turkish

m ciklet, cuinggam; cigneme sakizi

KAUKASIEN : German Turkish

n.pr. Kafkasya
ier(in/) m; 9isch Kafkasyali
us m n.pr. Kafkas daglan; Kafkaslar

KAULBARSCH : German Turkish

m
platika
köpf m
tatli su kayabahgi
quappe/
iribas, dufayda; kuyruklu kurbaga

KAUM : German Turkish

l. hemen hemen degil; pek az; ancak
(knapp) gücbelä, daradar; kita kit(-ina)
(soeben) ancak henüz
(als Antwort) zannetmem; degmede; olamayacak gibi görünüyor
(temporal) yapar yapmaz; Er ist ^ 25 Jahre alt. Yasi yirmibes ya var ya yok; Das Geld wird kaum ausreichen. Para pek yetisecege benzemiyor

KAUMUSKEL : German Turkish

m an. cigneme kasi; adalei madgiye

KAURI : German Turkish

(-Schnecke/) mlf
kabuklu deniz böcegi
muschel/ l. (zum Glätten von Papier) mühre
(als Schmuck am Zaumzeug) yilanbasi, katirboncugu

KAUSAL : German Turkish

nedensel, illi, sebebi 2gesetz n nedensellik ilkesi; illi-yet umdesi ^ität/nedensellik, illiyet, sebebiyet, sebeplik, kozalite ^itätsgesetz; 2(itäts)prinzip n s. °geset
2nexus m illiyet rabitasi; nedensellik ilisigi 9satz m gr. sebep cüm-lesi 2zusammenhang m s.
nexus

KAUSATIV : German Turkish

(-um) n gr. läzimdan tadiye; yapma gecisli; oldurgan, ettirgen; aracli gecisli; müteaddiden tadiye; faktitif

KAUSCHE : German Turkish

naut. radansa, bogata

KAUSTIK : German Turkish

med. koterizasyon, key
Ikum n med. kostik ^isch l. muhrik, yakici, daglayan, kävi
fig. istihzali, sarkastik, dokunakli, yakici