Germany
SARKOPHAG : German Turkish
m lahit, sanduka, sarkofaj, beşiktaş
SARSAPARILLE : German Turkish
bot. saparna; gıcır otu
SASSAFRAS : German Turkish
m bot. sasafras ağacı
SASSANIDEN : German Turkish
pl. hist. (pers. Dynastie) Sasaniler, Sasaniyan
SASSAPARILLE : German Turkish
s. Sarsaparille
SATAN : German Turkish
(a.
as) m şeytan, iblis ^isch şeytani, şeytanca, ib-lisane
s.braten m cehennem kütüğü
s.kerl m şeytan gibi; kabadayı, cüretkar; yaman herif; şeytanın kıç bacağı
SATELLIT : German Turkish
m l. peyk, uydu, satelit
pej. (standiger ßegleiter) uyuntu, kuyruk
(Leibwachter) hassa muhafızı; hist. harbeci
en.staat m pol. kuyruk (od. peyk) devlet
en.tum n pol. peyklik
SATIN : German Turkish
m saten
holz n saten (od. ipek) ağacı 2ieren açkılamak; atlas gibi parlatmak; mührelemek, perdahlamak 9iert satine;
es Papier parlak kağıt
schuh m karamandola
SATIRE : German Turkish
hiciv, hicviye, yergi, taşlama, satir
iker m hicivci, heccav ^isch hicvi, hicivli, satirik, yergili, taşlayıcı
SATISFAKTION : German Turkish
tarziye
SATRAP : German Turkish
m hist. satrap
SATTE : German Turkish
(nordd.j kesilmiş süt kasesi
SATTEL : German Turkish
m l. eyer
(Pack2) semer
(-gestell) kaltak
(Fahrrad2) sele
(GebirgsO) bel(-en); dar boğaz; geçit, derbent
geol. boyun
(e-s Streichinstruments) kafa desteği; den ~ auf leğen eyer vurmak; aus dem ~ heben l. attan indirmek
fiğ. b-nin işini elinden almak;
fiğ. (stürzen) düşürmek, aşağıya atmak
fiğ. (verdrangen) b-ni bir yerden atmak; ayağım kaydırarak yerine geçmek in allen Saitein gerecht seln fiğ. her havadan çalmak; her işin altından kalkmak
/esf im ~ sitzen fiğ. sallanmamak; W ir haben ihm in den ^ geholfen; re iten können mu (i er selber. Tahtım kurduk, bahtım kuramadık,
bogen m eyer kaşı-decke/çaprak, çul(-tarı), haşa, gaşiye, teğelti, belleme
druck m yağır; Döş Pferd hat ^. Atın sırtım eyer vurmuş.
falte/geoL antiklinal, yukaç, semer Ofest l. (Reiter) eyerde sıkı duran; tecrübeli, usta bir binici
fiğ. bşe tamamen vukuflu
gurt m eyer kolanı; (breiter) tepengi
kissen n kaltak şiltesi; palan; ardala
knopf m l. ever ön kaşı
(an der Geige) kuyruk düğmesi °n eyerlemek; semer vurmak
nase / yassı burun
pferd n l. mil. binek beygiri
arabanın sol beygiri
platz m (bei Wettrennen) eyerleri tartma yeri; pözaj
polster n tepengi
schlepper m traktör(-römork)
tasche / l. eyer çantası; heybe, hurç
(tür die Pistole) eyer kuburluğu ^t^ef (Pferd) beli çökük; meles
SATTLER : German Turkish
m saraç
el / saraçhane, saraçlık;
handwerk n saraçlık
SATTSAM : German Turkish
kafi derecede; fazlasiyle kafi
SATURIEREN : German Turkish
s. sattigen
SATYR : German Turkish
m myth. satir
spiel n Th. satir dramı
SATZ : German Turkish
m l. a.gr. cümle, tümce, ibare
loğ. kaziye, önerme
(Leh^) dava, teorem
(ßoden^) tortu, rüsup, posa
(Kaffee^) telve
muş. a) (Komposition) beste(-kar-lık), kompozisyon b) (e-r Symphonie usw.) muvman
typ. a) (Tatigkeit) hurufatın kasa içine konulması b) (fertiger) tertip edilmiş yazı; yazı dizişi
(zusammen-gesetzte Dinge) takım
(Spieleinsatz) kav
(Tennis) set
(ßriefmarken2) seri
(Sprung) sıçrayış, hamle
(bestimmtes Verhaitnis) mikyas, nispet, ölçü
yuf. (Schrift9) layiha; e in ^ Hufeisen bir giyim nal; fehler-haft gebauter ~ çorba cümle; cümle bozuntusu; ~ mit schriftsprachiicher Syntax (Endstellung des Pradikats) düz cümle; Mit e-m ^ sprang die Katze nach dem Sper-ling. Kedi serçeye ovladı.
aussage/gr. s. Pradikat.
bali m (Tennis) setbol
bau m;
bildung / cümle teşkili (terkibi); söz zinciri
bruch m stil. kovuşturmazlık
gefüge n
mudil cümle; girişik tümce
cümlelerin teselsülü
gegenstand m gr. s. Subjekt.
glied n s.-teil.
lehre /s. Syntax.
periode/(langere) müselsel bent; dönem
spiegel m typ. tertip dizinin boyu
teli m gr. cümle kısmı
um-drehung / loğ. evrişik
ung / l. nizamname(-i esasi); statü
(Vorschrift) talimatname 9ungs.gemaß nizami; nizamnamcye uygun olarak 2weise l. cümle cümle
sıçrama ile, hamle üstüne hamle ederek
zeichen n noktalama (tenkit, yazı) işareti
SATÜRN : German Turkish
l. myth. Satürn
m astr. Zühal, Sekendiz. Satürn (va. Keyvan)
SAU : German Turkish
l. dişi domuz
pej. V pis herif; pasaklı kadın; hınzır
F (Tintenklecks) mürekkep lekesi
arbeit / F çok pis (veya çok yorucu veya çok kötü) bir iş
SAUBER : German Turkish
l. temiz, pak, arı
fiğ. a. nezih
(ordentlich) düzenli, intizamlı
iron. fena, kötü; ganz ~ tertemiz; gıcır gıcır; — angezogen üstü temiz; pırıl pırıl; e-e
e Geselischaff iron. cemiyet dediğin böyle olur; ~ und an standig (z. ß. Kind) temiz pak;
e Dinge hört man über ihn. iron. Hakkında neler söyleniyor neler!
halten temiz tutmak; çekidüzen vermek ^keit / l. temizlik, paklık, taharet, nezafet
fiğ. nezahet
düzen, intizam
SAUBERMACHEN : German Turkish
(Zimmer, Wohnung usw.) temizlemek
SAUBLÖD : German Turkish
F l. (P.) enayioğlu enayi; kaz kafalı; eşoğlu eşek
(S.) aksi, son derecede cansıkıcı 2bohne/frof. l. bakla
(kleinere Art) ful;
n werfen (als Orakel) bakla falı açmak; bakla dökmek
SAUCE : German Turkish
salça, sos, çerviş
en.schüssel;
iere / salçalık
is.chen n sosis
SAUDI-ARABIEN : German Turkish
n.pr. Suudi Arabistan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani