Turkish
HUKUK, -KU : Turkish Turkish
ahbaplık, dostluk
HUKUKÇU : Turkish Turkish
hukuku meslek edinen, hukukla uğraşan (kimse)
HUKUKÇULUK : Turkish Turkish
hukukçu olma durumu
HUKUKEN : Turkish Turkish
hukuk bakımından, tüze açısından: bu işlem hukuken doğru mu?
HUKUKİ : Turkish Turkish
hukuksal, tüzel
HUKUKLU : Turkish Turkish
hukuk fakültesi öğrencisi olan (kimse)
HUKUKSAL : Turkish Turkish
hukukla ilgili, tüzel, °hukuki
HÜKÜM ETMEK : Turkish Turkish
- hükmetmek
HÜKÜM GİYMEK : Turkish Turkish
mahkemece cezalandırılmak
HÜKÜM SÜRMEK : Turkish Turkish
işbaşında olmak
HÜKÜM SÜRMEK : Turkish Turkish
yaygın olmak
HÜKÜM SÜRMEK : Turkish Turkish
(etki, hız vb.) sürmek, devam etmek
HÜKÜM VERMEK : Turkish Turkish
iyice düşündükten sonra bir karara vermek
HÜKÜM VERMEK : Turkish Turkish
ir suçluyu mahkûm etmek
HÜKÜM, -KMÜ : Turkish Turkish
yargı, düşünerek varılan yargı
HÜKÜM, -KMÜ : Turkish Turkish
egemenlik, °hakimiyet
HÜKÜM, -KMÜ : Turkish Turkish
önem geçerlilik
HÜKÜM, -KMÜ : Turkish Turkish
etki, hız, şiddet
HÜKÜMDAR : Turkish Turkish
padişah, kral, hakan gibi taht sahibi devlet başkanı
HÜKÜMDARLIK : Turkish Turkish
hükümdar olma durumu
HÜKÜMDARLIK : Turkish Turkish
hükümdarla yönetilen ülke
HÜKÜMET DARBESİ : Turkish Turkish
ir ülkenin yönetim düzeninde değişiklik yapmak için zora dayanarak yapılan yasadışı eylem
HÜKÜMET ETMEK : Turkish Turkish
ir ülkenin yönetimini elinde bulundurmak
HÜKÜMET GİBİ : Turkish Turkish
güçlü, her dediğini yaptıran
HÜKÜMET KAPISI : Turkish Turkish
devlet dairesi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani