Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KIRAÇLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

kıraç duruma getirmek

KIRAÇLIK : Turkish Turkish

kıraç olma durumu ya da kıraç yer

KİRADA OLMAK : Turkish Turkish

kira karşılığında verilmiş olmak

KİRADA OLMAK : Turkish Turkish

kirayla tutulmuş bir yerde oturmak

KIRAĞI : Turkish Turkish

soğuk havalarda, su buğusunun yerde, bitkiler, ağaçlar ve öteki nesneler üzerinde donmasıyla oluşan ince buz billuru

KIRAĞI ÇALMAK ( YA DA VURMAK) : Turkish Turkish

kırağı, dondurup bozmak

KIRAĞI DÜŞMEK ( YA DA YAĞMAK) : Turkish Turkish

kırağı oluşmak

KIRAK : Turkish Turkish

dağ sırtı

KIRAK : Turkish Turkish

kıyı, yan, kenar, uç

KİRALAMA : Turkish Turkish

kiralamak eylemi

KİRALAMAK : Turkish Turkish

(konut, araç, gereç için) kullanım hakkını kirayla vermek

KİRALAMAK : Turkish Turkish

kirayla tutmak

KİRALANMA : Turkish Turkish

kiralanmak eylemi

KİRALANMAK : Turkish Turkish

kiraya verilmek

KİRALANMAK : Turkish Turkish

kirayla tutulmak

KİRALAYAN : Turkish Turkish

kiraya veren

KİRALI : Turkish Turkish

kiralanmış olan

KİRALIK : Turkish Turkish

kiraya verilecek olan

KİRALIK KASA : Turkish Turkish

ankalarda müşterilerin değerli eşya, senet gibi şeylerinin saklandığı kasa

KİRALIK KATİL : Turkish Turkish

ir kimseyi öldürmek için bir başkası tarafından parayla tutulan kimse

KİRALIK KIZ ( YA DA KADIN) : Turkish Turkish

para karşılığında erkeklerle cinsel ilişki kuran kadın

KIRAN : Turkish Turkish

kırmak eylemini yapan (kimse)

KIRAN : Turkish Turkish

ir topluluğun ve özellikle hayvanların büyük bir bölümünü yok eden hastalık ya da başka neden, ölet. °afet

KIRAN : Turkish Turkish

kıyı, kenar, çevre, uç

KIRAN : Turkish Turkish

dağ sırtı, tepe, bayır