Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KISALTMA : Turkish Turkish

kısaltmak eylemi, kısma, °taksir

KISALTMA : Turkish Turkish

kısaltılmış ad ya da söz, °ihtisar

KISALTMAK : Turkish Turkish

kısa duruma getirmek

KISALTMAK : Turkish Turkish

kısa gibi göstermek

KISALTMALI : Turkish Turkish

kısaltılmış olan

KISALTMALI SÖZCÜK : Turkish Turkish

irden çok sözcüğün baş harfleriyle kurulmuş sözcük

KISALTTIRMAK : Turkish Turkish

kısaltmak eylemini yaptırmak

KISAPARMAKLI : Turkish Turkish

parmakları çok kısa olan (kişi)

KISAPARMAKLILIK : Turkish Turkish

doğuştan olan ya da doğumdan sonra büyümenin durmasına bağlı olarak parmakların uzamaması

KISARAK : Turkish Turkish

iraz kısa, kısaca

KISAS : Turkish Turkish

ir suçluyu, başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulayarak cezalandırma

KISAS ETMEK : Turkish Turkish

ir suçluya başkasına yaptığı kötülüğü aynı biçimde uygulamak

KISASA KISAS : Turkish Turkish

ir kötülüğe aynı biçimde karşılık verme, göze göz, dişe diş

KİSBİ : Turkish Turkish

sonradan edinilmiş, sonradan kazanılmış

KIŞÇI : Turkish Turkish

hafif suç işleyerek kışı hapishanede geçirmeyi amaçlayan kişi

KIŞÇIL : Turkish Turkish

karda yetişebilen çiçekli bitki

KİŞELEMEK, KIŞALAMAK : Turkish Turkish

kümes hayvanlarını kovalamak

KİŞİ : Turkish Turkish

ınsan, kimse, °şahıs

KİŞİ : Turkish Turkish

eş, koca

KİŞİ : Turkish Turkish

erkek

KİŞİ : Turkish Turkish

ir yapıtta (oyun, roman, öykü) yer alan kimse

KİŞİ : Turkish Turkish

çekimli eylemlerde ve adıllarda konuşan dinleyen, sözü edilen varlık, °şahıs

KİŞİ ADILI : Turkish Turkish

kişilerin yerine kullanılan adıl

KİŞİ EKİ : Turkish Turkish

eylem çekimlerinde kullanılan ve kişiyi gösteren ek

KIŞI GEÇİRMEK : Turkish Turkish

kış mevsimini bir yerde geçirmek