Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KOÇAK : Turkish Turkish

(erkek için) yürekli, yiğit, güçlü

KOÇAK : Turkish Turkish

eliaçık, cömert

KOCAKARI : Turkish Turkish

yaşlı kadın

KOCAKARI : Turkish Turkish

anne

KOCAKARI İLACI : Turkish Turkish

hekim olmayan kimselerin yaptıkları ya da salık verdikleri, hekimlikte kullanılmayan ilaç

KOCAKARI SOĞUĞU : Turkish Turkish

ilkbaharda belli günlere rastlayan soğuk havalar

KOÇAKLAMA : Turkish Turkish

halk yazınında, biçimi ne olursa olsun, konusu yiğitlik, savaş, kahramanlık olan ya da bir kahramanı öven, kahramanlık duygularını canlandıran koşuk, yiğitleme

KOÇAKLIK : Turkish Turkish

koçak olma durumu

KOCALI : Turkish Turkish

kocası olan, evli (kadın)

KOCALIK : Turkish Turkish

ir kadına koca olma durumu

KOCALIK : Turkish Turkish

yaşı ilerlemiş olma durumu

KOCALMAK : Turkish Turkish

yaşlanmak, kocamak

KOCALTMAK : Turkish Turkish

kocamasına yol açmak, yaşlandırmak

KOCAMA : Turkish Turkish

kocamak eylemi

KOCAMAK : Turkish Turkish

yaşı ilerlemek, yaşlanmak, ihtiyarlamak

KOCAMAN : Turkish Turkish

çok iri, büyük, koca

KOCAMAN : Turkish Turkish

yaşça büyük olan

KOCAMAN KOCAMAN : Turkish Turkish

üyük büyük, koca koca

KOCAMANCA : Turkish Turkish

iraz kocaman, irice

KOCAMANLAŞTIRMA : Turkish Turkish

kocamanlaştırmak eylemi

KOCAMANLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

kocaman duruma getirmek

KOÇAN : Turkish Turkish

marul, lahana gibi sebzelerde yaprakların çıktığı sert gövde

KOÇAN : Turkish Turkish

mısırın tanelerini taşıyan, üzeri yaprakla sarılı, püsküllü meyvesi; mısırın taneleri atıldıktan sonra kalan sert bölüm

KOÇAN : Turkish Turkish

irçok çiçeğin kalın bir eksene bağlı olduğu bileşik çiçek durumu

KOÇAN : Turkish Turkish

defter biçimindeki makbuz ve biletlerin zımbalı bölümü koparıldıktan sonra cilde bağlı kalan parçası