Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KOÇAN : Turkish Turkish

tapu senedi

KOÇAN BAĞLAMAK : Turkish Turkish

(mısır için) koçan oluşmak

KOCASIZ : Turkish Turkish

kocası olmayan (kadın)

KOCASIZLIK : Turkish Turkish

kocasız olma durumu

KOCATMAK : Turkish Turkish

kocaltmak, yaşlandırmak

KOCAYA KAÇMAK : Turkish Turkish

(kız için) ailesinin izni olmadan ve nikâhlanmadan bir erkekle kaçmak

KOCAYA VARMAK : Turkish Turkish

(kız, kadın) evlenmek

KOCAYA VERMEK : Turkish Turkish

(kızı, kadını) evlendirmek

KOCAYEMİŞ : Turkish Turkish

fundagillerden, çiçekleri beyaz ya da pembe, yaprakları sepicilikte kullanılan küçük bir ağaç (arbutus)

KOCAYEMİŞ : Turkish Turkish

u ağacın meyvesi

KOÇBAŞI, -NI : Turkish Turkish

xv. yüzyılın sonuna kadar kullanılan, kuşatılan bir kentin ya da kalenin sur ve kapılarını yıkmaya yarayan, baş tarafı koç başına benzeyen uzun, kalın kütük

KOÇBOYNUZU, -NU : Turkish Turkish

üzerine ip iliştirmeye yarayan, iki kulaklı ağaç ya da metal çengel

KÖÇEK : Turkish Turkish

kadın kılığına girip çengi gibi oynayan erkeklere verilen ad

KÖÇEK : Turkish Turkish

deve yavrusu, köşek

KÖÇEK : Turkish Turkish

ağırbaşlı davranışları olmayan kimse

KÖÇEKÇE : Turkish Turkish

çoğu karcığar ya da ağırlama makamında, kıvrak ve şen oyun havası

KÖÇEKLİK : Turkish Turkish

köçek olma durumu ya da köçeğin yaptığı iş

KÖÇEKLİK : Turkish Turkish

köçek gibi, hoppaca davranma

KOÇKAR : Turkish Turkish

dövüş için yetiştirilmiş iri koç

KOÇLANMAK : Turkish Turkish

gelişerek koç durumuna gelmek

KOÇLANMAK : Turkish Turkish

koç gibi sert ve atak duruma gelmek, yiğitlenmek

KOÇMAK : Turkish Turkish

kucaklamak

KOÇMAK : Turkish Turkish

cinsel ilişkide bulunmak

KOÇU : Turkish Turkish

süslü bir çeşit gezinti arabası

KOÇU : Turkish Turkish

direkler üzerine, yüksekte kurulmuş tahıl ambarı