Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
LEHİNE OLMAK : Turkish Turkish

ir kimsenin iyiliğine yardım eder olmak

LEHTE OLMAK : Turkish Turkish

(bir şeyden) yana olmak

LEJYON : Turkish Turkish

eski romalılarda, piyade ve süvarinin oluşturduğu askeri birlik

LEJYON : Turkish Turkish

irkaç takımdan oluşan askeri birlik

LEKE : Turkish Turkish

kirliliği gösteren iz

LEKE : Turkish Turkish

ir yüzeyde türlü nedenler dolayısıyla oluşan renk değişikliği

LEKE : Turkish Turkish

yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, °şaibe

LEKE : Turkish Turkish

vücudun herhangi bir yerinde oluşan renk değişmesi

LEKE : Turkish Turkish

esim yüzeyinde boyayla yapılmış iz

LEKE : Turkish Turkish

(güneş, ay, gezegen için) parlak bir yüzeyde görülen karanlık bölüm

LEKE GETİRMEK : Turkish Turkish

yüz kızartacak, onur kıracak durumla karşılaşmak

LEKE OLMAK : Turkish Turkish

üstünde leke oluşmak

LEKE SÜRMEK : Turkish Turkish

irine onurunu sarsacak biçimde iftirada bulunmak, lekelemek

LEKE TUTMAK : Turkish Turkish

lekeyi kolayca belli etmek

LEKECİ : Turkish Turkish

lekecilik yanlısı (ressam, resim)

LEKECİ : Turkish Turkish

kuru temizleme yapan, kuru temizleyici

LEKECİ KİLİ : Turkish Turkish

kumaşlardaki lekeleri çıkarmak için kullanılan bir tür kil

LEKECİLİK : Turkish Turkish

doğa biçimlerini değil, boya biçimlerini değerlendiren ve boya vuruşundan doğan görüntünün, insanın iç coşkusunu anlatmaya yeter olduğuna inanan soyut resim anlayışı, °taşizm

LEKELEME : Turkish Turkish

lekelemek eylemi

LEKELEME : Turkish Turkish

namusa dokunur bir suç yükleme

LEKELEMEK : Turkish Turkish

ir şeyi kirletmek, bir şey üzerinde leke oluşturmak

LEKELEMEK : Turkish Turkish

irine, namusa dokunur bir suç yüklemek

LEKELENME : Turkish Turkish

lekelenmek eylemi

LEKELENME : Turkish Turkish

adı kötüye çıkma

LEKELENMEK : Turkish Turkish

leke oluşmak