Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MÜSAADE : Turkish Turkish

elverişli, uygun olma durumu: kesemizin müsadesi nispetinde harcama yapabilirsin

MÜSAADE ETMEK ( YA DA BUYURMAK) : Turkish Turkish

izin vermek

MÜSAADE ETMEK ( YA DA BUYURMAK) : Turkish Turkish

geçiş için yol vermek, yol açmak

MÜSAADE ETMEK ( YA DA BUYURMAK) : Turkish Turkish

elverişli, uygun olmak

MÜSABAKA : Turkish Turkish

yarış, yarışma, karşılaşma

MÜSABAKAYA GİRMEK : Turkish Turkish

yarışmak, yarışmaya katılmak

MÜŞABEHET, -Tİ : Turkish Turkish

ıki şey arasındaki benzerlik, benzeşlik

MÜŞABİH : Turkish Turkish

aralarında benzerlik olan, benzer, benzeş

MÜSABIK : Turkish Turkish

yarışmacı, yarışçı

MÜSADEME : Turkish Turkish

silahlı, iki grup arasındaki kısa çatışma, çarpışma

MÜSADEME : Turkish Turkish

uğraşma, didinme

MÜSADERE : Turkish Turkish

ışlenen bir suç karşılığı olarak, suçlunun malının bütünü ya da bir bölümü üstündeki mülkiyetine son verilmesi ve bu mülkiyetin bir başka kuruluşa devredilmesi, zoralım

MÜSADERE : Turkish Turkish

tanzimat'tan önce herhangi bir kişiye ait mallara, padişah adına el konulması

MÜSADERE ETMEK : Turkish Turkish

ir şeye yasal olarak el koymak

MÜSADİF : Turkish Turkish

astlayan, rastlantı sonucunda bir kimseyle birlikte olan

MUSAFFA : Turkish Turkish

temizlenmiş, arıtılmış

MUSAHABE : Turkish Turkish

konuşma, görüşme

MÜŞAHEDE : Turkish Turkish

görme

MÜŞAHEDE : Turkish Turkish

gözlem

MÜŞAHEDE ETMEK : Turkish Turkish

gözlemlemek

MÜŞAHHAS : Turkish Turkish

somut, °konkre

MUSAHHİH : Turkish Turkish

düzeltici, düzeltmen

MUSAHHİHLİK : Turkish Turkish

musahhih olma durumu

MUSAHHİHLİK : Turkish Turkish

düzelticinin görevi, düzelticilik, düzeltmenlik

MUSAHİP : Turkish Turkish

sohbet, arkadaşlık eden (kimse)