Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
MÜSTAFİ : Turkish Turkish

kendi isteğiyle işinden çekilmiş, istifa etmiş

MÜSTAĞNİ : Turkish Turkish

elinde olanla yetinen, doygun

MÜSTAĞNİ : Turkish Turkish

nazlı davranan

MÜSTAHAK OLMAK : Turkish Turkish

hak kazanmak, layık olmak

MÜSTAHAK, -KKI : Turkish Turkish

hak etmiş, hak kazanmış, °layık

MÜSTAHAK, -KKI : Turkish Turkish

ir kimsenin layık olduğu ödül ya da ceza

MÜSTAHDEM : Turkish Turkish

hizmette bulundurulan (kimse), hademe, hizmetli

MÜSTAHKEM : Turkish Turkish

erkitilmiş, sağlamlaştırılmış

MÜSTAHKEM MEVKİ ( YA DA BÖLGE) : Turkish Turkish

türlü savunma tesislerini kapsayan bölge

MÜSTAHSİL : Turkish Turkish

üretici, yetiştirici

MÜSTAHZAR : Turkish Turkish

kullanıma hazır duruma getirilmiş, hazırlanmış

MÜSTAHZAR : Turkish Turkish

önceden hazırlanarak eczanede bulundurulan hazır ilaç

MÜSTAİT, -DDİ : Turkish Turkish

doğuştan yetenekli, kabiliyetli olan

MÜŞTAK, -KI : Turkish Turkish

özleyen, göresi gelen

MÜŞTAK, -KKI : Turkish Turkish

aşka bir sözcük ya da kökten türetilmiş

MÜŞTAK, -KKI : Turkish Turkish

türev

MÜSTAKAR, -RRI : Turkish Turkish

ıstikrar bulmuş, durulmuş

MÜSTAKAR, -RRI : Turkish Turkish

karar kılınan, yerleşilen yer

MÜSTAKBEL : Turkish Turkish

ıleri bir tarihte beklenen, gelecek

MÜSTAKBEL : Turkish Turkish

gelecek (zaman), istikbal

MÜSTAKİL, -LLİ : Turkish Turkish

ağımsız

MÜSTAKİL, -LLİ : Turkish Turkish

kullanış yönünden başka bir yapı ile bağlantısı olmayan

MÜSTAKİL, -LLİ : Turkish Turkish

kullanış yönünden belli bir kişi ya da kişiler için ayrılmış olan

MÜSTAKİM : Turkish Turkish

doğru, doğruluktan şaşmayan

MÜSTAKİM : Turkish Turkish

doğrulu