Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖRNEKLEMEK : Turkish Turkish

örnek vermek

ÖRNEKLENDİRME : Turkish Turkish

örneklendirmek eylemi

ÖRNEKLENDİRMEK : Turkish Turkish

örneklerle göstermek, örneklerle açıklamak

ÖRNEKLENME : Turkish Turkish

örneklenmek eylemi

ÖRNEKLENMEK : Turkish Turkish

örnek verilmek

ÖRNEKLEYİCİ : Turkish Turkish

ir işarete örnekleme uygulamaya yarayan aygıt

ÖRNEKLİK : Turkish Turkish

örnek olarak ayrılmış bulunan, °numunelik

ÖRNEKSEME : Turkish Turkish

örneksemek eylemi

ÖRNEKSEME : Turkish Turkish

ir sözcük örnek tutularak başka sözcüklerin yaratılması, °kıyas,°analoji

ÖRNEKSEMEK : Turkish Turkish

örnek olarak almak

ÖRNEKSİZ : Turkish Turkish

çirkin, suratsız

ORNİTOLOG : Turkish Turkish

kuşbilim uzmanı

ORNİTOLOJİ : Turkish Turkish

kuşbilim

ORNİTORENK : Turkish Turkish

gagalı bir memeli türü

OROJENİ : Turkish Turkish

( oros dağ, gnos doğuş) yerb. dağoluş

OROSPU : Turkish Turkish

erkeklerin cinsel zevklerine para karşılığı hizmet eden ve bu işi meslek edinen kadın, hayat kadını, °fahişe

OROSPU : Turkish Turkish

kolay elde edilen, düşük ahlaklı kadın

OROSPU : Turkish Turkish

kalleş

OROSPULUK : Turkish Turkish

orospu olma durumu ya da orospunun mesleği, °fahişelik

OROSPULUK : Turkish Turkish

kalleşlik

OROSTOPOL : Turkish Turkish

orospu çocuğu, alçak, piç

OROSTOPOLLUK : Turkish Turkish

kurnazca iş, dalavere, dolap

ÖRS : Turkish Turkish

içimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli demir araç

ÖRS : Turkish Turkish

üzerine çivi çakılacak ayakkabı geçirilen kunduracı aracı

ORSA : Turkish Turkish

yelkenleri rüzgârın estiği yöne çevirmekte kullanılan, her iki taraftan yelkenin ortasına bağlanan ip