Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ORTOPEDİST : Turkish Turkish

ortopedi uzmanlığı yapmış cerrah ve ortopedi protezleri yapan kimse

ORTOZ : Turkish Turkish

ortoklaz

ÖRTTÜRME : Turkish Turkish

örttürmek eylemi

ÖRTTÜRMEK : Turkish Turkish

örtmek eylemini yaptırmak

ÖRTÜ : Turkish Turkish

örtmek için kullanılan şey

ÖRTÜ : Turkish Turkish

yapılarda çatı, dam

ÖRTÜCÜ : Turkish Turkish

oyacılıkta kullanılan sürüldüğü yeri göstermeyen (boya, sıva)

ÖRTÜCÜLÜK : Turkish Turkish

ir ya da birkaç boya tabakasının kuruduktan sonra altındaki rengi örtmesi

ÖRTÜK : Turkish Turkish

örtülü, kapalı

ÖRTÜKSOLUNGAÇLILAR : Turkish Turkish

karındanbacaklı, altsolungaçlı yumuşakça takımı

ÖRTÜLME : Turkish Turkish

örtülmek eylemi

ÖRTÜLME : Turkish Turkish

ir gökcisminin yer'deki gözlemciye göre, başka bir gökcisminin arkasından geçmesi

ÖRTÜLMEK : Turkish Turkish

örtmek eylemine konu olmak

ÖRTÜLÜ : Turkish Turkish

örtüsü olan

ÖRTÜLÜ : Turkish Turkish

örtülmüş, bir şey ile kaplanmış

ÖRTÜLÜ : Turkish Turkish

açıklama yapmadan, kapalı olarak, °müphem

ÖRTÜLÜ ÖDENEK : Turkish Turkish

gizli tutulan işlerde harcanmak için yetkililerin emrine verilen para, °tahsisatı mesture

ÖRTÜLÜ OMURGALILAR : Turkish Turkish

vücutları yassı, göğüs yüzgeçleri büyük, omurlarında kat kat kireçlenmiş çemberleri olan, köpekbalıklarının bir alttakımı

ÖRTÜLÜK : Turkish Turkish

gemilerde, üst güvertede mürettebatın kendi bölmelerine girmelerinde kullanılan kapak

ÖRTÜNME : Turkish Turkish

örtünmek eylemi

ÖRTÜNMEK : Turkish Turkish

kendi üzerine bir şey örtmek

ÖRTÜNMEK : Turkish Turkish

(kadın) erkeğin görmemesi için başını ve yüzünü örtmek

ÖRTÜŞ : Turkish Turkish

örtmek eylemi ya da biçimi

ÖRTÜŞMEK 1. : Turkish Turkish

ıki düzlem, iki biçim vb. üst üste gelince birbirini kapatmak, birbiriyle tam olarak uyuşmak, çakışmak

ÖRTÜŞMEK 1. : Turkish Turkish

ıki görüş, düşünce; sözcük, tümce birbiriyle tam olarak uyuşmak, birbirini karşılaşmak, denk düşmek