Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ÖRTÜSÜZ : Turkish Turkish

örtüsü olmayan

ÖRTÜSÜZ : Turkish Turkish

örtülmemiş

ÖRÜ : Turkish Turkish

örmek işi

ÖRÜ : Turkish Turkish

otlak

ÖRÜ : Turkish Turkish

tarlalarda sete karşı taştan yapılmış set

ÖRÜ : Turkish Turkish

yama olarak yapılan örgü

ORUÇ : Turkish Turkish

tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme gibi birçok şeylerden belli bir süre ya da biçimlerde kendini alıkoyma

ORUÇ : Turkish Turkish

haz veren şeylerden sağlanan yoksunluk

ORUÇ AÇMAK : Turkish Turkish

vakti gelince oruç bozmak, °iftar etmek

ORUÇ BOZMAK : Turkish Turkish

ir şey yiyerek, içerek orucunu kesmek ya da sona erdirmek

ORUÇ TUTMAK : Turkish Turkish

oruç ibadetini yerine getirmek

ORUÇ YEMEK : Turkish Turkish

oruç tutmamak

ORUÇLU : Turkish Turkish

oruç tutan (kimse), °niyetli

ORUÇSUZ : Turkish Turkish

oruç tutmayan (kimse)

ÖRÜCÜ : Turkish Turkish

örme işi yapan kimse

ÖRÜCÜ : Turkish Turkish

kumaş ya da örgülerdeki yırtıkları, delikleri onaran kimse ya da bu işlerin yapıldığı yer

ÖRÜCÜ : Turkish Turkish

duvar yapan ya da onaran kimse

ÖRÜCÜLÜK : Turkish Turkish

örücünün yaptığı iş

ÖRÜK : Turkish Turkish

saç örgüsü

ÖRÜK : Turkish Turkish

hayvanı çayıra bağlamaya yarayan ip, urgan

ÖRÜLME : Turkish Turkish

örülmek eylemi

ÖRÜLMEK : Turkish Turkish

örmek eylemi yapılmak

ÖRÜLÜ : Turkish Turkish

örülmüş olan

ÖRÜMCE : Turkish Turkish

yeşil renkli tırtılları, incirde yaprak ve ham meyve kemiren kelebek (anthophila pariana)

ÖRÜMCE : Turkish Turkish

örümcek