Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
PARILTI : Turkish Turkish

parıldama, göze çarpan parlaklık

PARILTILI : Turkish Turkish

parlaklığı olan, parıldayan, ışıltılı, yalabık

PARILTISIZ : Turkish Turkish

parlaklığı olmayan

PARİSPUANI : Turkish Turkish

tel çekilmeden yapılan antikaya benzeyen dikiş

PARK ETMEK ( YA DA YAPMAK) : Turkish Turkish

taşıtları trafik yönünden uygun bir yerde belli süre bırakmak

PARK, -KI : Turkish Turkish

ir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlıklı ve çiçekli büyük bahçe

PARK, -KI : Turkish Turkish

otopark

PARK, -KI : Turkish Turkish

trafik zorunlukları dışında durma biçimi

PARK, -KI : Turkish Turkish

cephane, makine ya da otomobillerin bulunduğu yer

PARKA : Turkish Turkish

genellikle askerin açık hava eğitimi ve manevra sırasında kaput yerine giydiği, soğuğa karşı koruyucu bir çeşit üstlük

PARKE : Turkish Turkish

küçük, biçimli tahta parçalarının belirli bir düzene göre yerleştirilmesiyle yapılan döşeme

PARKE : Turkish Turkish

düzgün bir biçimde yontulmuş, köşeli taşlarla yapılmış kaldırım

PARKE TAŞI : Turkish Turkish

yol yapımında kullanılan, düzgün ve köşeli taş

PARKECİ : Turkish Turkish

parke yapan, satan ya da döşeyen kimse

PARKECİLİK : Turkish Turkish

parkeci olma durumu

PARKECİLİK : Turkish Turkish

parkecinin işi

PARKİNSON : Turkish Turkish

ıstemli hareketlerde azalma, kaslarda sertlik ve titremeyle kendini gösteren hastalık

PARKUR : Turkish Turkish

inicilik, bisiklet, atletizm gibi kimi yarış ve koşularda yarışmaların yapıldığı yol

PARLAK : Turkish Turkish

parlayan, ışıldayan

PARLAK : Turkish Turkish

temiz ve ışıklı

PARLAK : Turkish Turkish

göze çarpacak kadar başarılı

PARLAK : Turkish Turkish

yüzü güzel (oğlan)

PARLAKBÖCEKGİLLER : Turkish Turkish

edenleri madensel parıltılı kınkanatlılar familyası

PARLAKLAŞMA : Turkish Turkish

parlaklaşmak eylemi

PARLAKLAŞMAK : Turkish Turkish

parlak duruma gelmek