Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SAÇAK ÖPMEK : Turkish Turkish

sarayda bayramlaşma törenine katılan büyükler, padişahın tahtından sarkıtılmış saçakları öpmek

SAÇAKALTI : Turkish Turkish

denizde dalgalı ve fırtınalı havalarda, bir koyun ya da burnun rüzgâr, dalga almayan tarafı

SAÇAKBULUT, -TU : Turkish Turkish

ınce, tüy gibi, saçaklı görünüşü olan buz parçalarından oluşmuş beyaz bulut, °sirrus

SAÇAKKÖK : Turkish Turkish

uğdayda olduğu gibi asıl kökün çevresindeki ek köklerin gelişmesiyle oluşan kök topluluğu

SAÇAKLANMA : Turkish Turkish

saçaklanmak eylemi

SAÇAKLANMAK : Turkish Turkish

kenarları saçak gibi olmak

SAÇAKLI : Turkish Turkish

saçağı olan

SAÇAKLIK : Turkish Turkish

klasik yapı ya da mobilyanın üst bölümünü kuşatan tepelik

SAÇALAMAK : Turkish Turkish

saçmak, serpmek

SAÇALANMAK : Turkish Turkish

saçılmak, dökülmek

SACAYAĞI, -NI, SACAYAK : Turkish Turkish

üzerine tencere, tava gibi şeyler koymaya yarayan, ateş üzerine oturtulan, üç ayaklı çember ya da üçgen biçiminde demir destek

SACAYAĞI, -NI, SACAYAK : Turkish Turkish

üç kişinin oluşturduğu grup

SACHANE : Turkish Turkish

sac ya da sac eşyaların üretildiği yer

SAÇI : Turkish Turkish

gelinin başından saçılan çiçek, şeker, arpa, para gibi şeyler

SAÇI : Turkish Turkish

düğün armağanı

SAÇI BAŞI AĞARMAK : Turkish Turkish

yaşlanmak

SAÇI BİTMEDİK (YETİM) : Turkish Turkish

ebek

SAÇI KILMAK ( YA DA SAÇI ATMAK) : Turkish Turkish

gelinin başından çiçek, şeker, arpa, para saçmak

SAÇI TOPUKLARINI DÖVMEK : Turkish Turkish

saçı çok uzun olmak

SAÇI UZUN AKLI KISA : Turkish Turkish

kadınları aşağılamak için kullanılan bir söz

SAÇIK : Turkish Turkish

saçılmış, serpilmiş

SAÇILIP DÖKÜLMEK 1) : Turkish Turkish

gereğinden ya da kaldırabileceğinden çok harcamak

SAÇILIP DÖKÜLMEK 1) : Turkish Turkish

içindekini söylemek, aklından geçeni söylemek

SAÇILIŞ : Turkish Turkish

saçılmak eylemi ya da biçimi

SAÇILMA : Turkish Turkish

saçılmak eylemi