Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SAÇMACI : Turkish Turkish

saçma sapan söz söyleyen, yerli yersiz konuşan kimse

SAÇMAK : Turkish Turkish

ir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek

SAÇMAK : Turkish Turkish

(işık ve ısı için) yaymak: güneş ışık saçıyor

SAÇMAK : Turkish Turkish

elli bir görüşü, düşünceyi yaymak

SAÇMALAMA : Turkish Turkish

saçmalamak eylemi

SAÇMALAMAK : Turkish Turkish

anlamsız, gereksiz, tutarsız, saçma sapan sözler söylemek

SAÇMALIK : Turkish Turkish

saçma konulan yer

SAÇMALIK : Turkish Turkish

yeri ve değeri olmayan söz, davranış: şu saçmalıklarından artık vazgeç

SAÇSIZ : Turkish Turkish

saçı olmayan

SAÇSIZLIK : Turkish Turkish

saçsız olma durumu

SAÇULA : Turkish Turkish

dökümcülerin kullandığı ağaçtan yapılmış kalıp

ŞAD : Turkish Turkish

sevinçli, neşeli

ŞAD OLMAK : Turkish Turkish

sevinmek

SADAK : Turkish Turkish

ıçine ok konulan torba ya da kutu biçiminde kılıf

SADAKA : Turkish Turkish

dilenciye verilen para

SADAKA : Turkish Turkish

yoksullara yardım olarak karşılıksız verilen şey

SADAKAT, -Tİ : Turkish Turkish

ıçten bağlılık, sağlam, güçlü dostluk

SADAKATLİ : Turkish Turkish

ıçten bağlı, °sadık

SADAKATSİZ : Turkish Turkish

sadık olmayan

SADAKATSİZLİK : Turkish Turkish

sadakatsiz olma durumu

SADAKOR : Turkish Turkish

düz dokunmuş, açık samanrenginde bir tür ipek kumaş

SADAKOR : Turkish Turkish

u kumaştan yapılmış olan

ŞADAN : Turkish Turkish

sevinçli, neşeli

SADARET, -Tİ : Turkish Turkish

osmanlı ımparatorluğu'nda başbakanlığa verilen ad

SADE : Turkish Turkish

süsü, gösterişi olmayan; yalın, gösterişsiz