Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SADIR OLMAK : Turkish Turkish

ortaya çıkmak

SADIR, -DRI : Turkish Turkish

göğüs, °sine

SADIR, -DRI : Turkish Turkish

yürek, °kalp

SADIR, -DRI : Turkish Turkish

kazaskerlere verilen san

SADIR, -DRI : Turkish Turkish

sadrazam sözcüğünün kısa söylenişi

SADIRA ŞİFA VERMEK : Turkish Turkish

gönlü, yüreği rahatlatmak, ferahlatmak

ŞADIRVAN : Turkish Turkish

genellikle cami avlularında bulunan, çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskıyeden su akan, üzeri kubbeli ya da açık çeşme

SADİST, -Tİ : Turkish Turkish

aşkalarına acı çektirerek cinsel doyum sağlayan (kimse), elezer

SADİST, -Tİ : Turkish Turkish

aşkalarına acı çektirmekten zevk duyan (kimse)

SADİST, -Tİ : Turkish Turkish

elezerlik niteliğinde olan

SADİSTÇE : Turkish Turkish

sadist gibi, sadiste yaraşır biçimde

SADİSTLİK : Turkish Turkish

elezer olma durumu

SADİSTLİK : Turkish Turkish

elezerlik, °sadizm

SADİZM : Turkish Turkish

aşkalarına acı çektirme yoluyla cinsel doyum sağlama biçiminde kendini gösteren bir tür sapıklık, elezerlik, sadistlik

SADME : Turkish Turkish

çarpışma, tokuşma, vurma

SADME : Turkish Turkish

sarsıntı

SADOMAZOŞİST : Turkish Turkish

sadomazoşizme ilişkin

SADOMAZOSİZM : Turkish Turkish

cinsel doygunluğu ya acı vermede ya da acı çekmede bulma

SADRAZAM : Turkish Turkish

osmanlı ımparatorluğu'nda başbakan

SADRAZAMLIK : Turkish Turkish

sadrazam olma durumu

SADRAZAMLIK : Turkish Turkish

sadrazamın orunu ya da görevi

SAF : Turkish Turkish

katıksız, arı, katışıksız, °halis, °has

SAF : Turkish Turkish

kurnazlığa aklı ermeyen kolaylıkla aldatılabilen

SAF BAĞLAMAK : Turkish Turkish

sıralanmak, sıraya girmek

SAF SAF : Turkish Turkish

dizilmiş olarak, dizi dizi