Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
SAFSATA : Turkish Turkish

oş, temelsiz, asılsız söz

SAFSATA : Turkish Turkish

sofizm

SAFSATACI : Turkish Turkish

oş, temelsiz, asılsız konuşan (kimse)

SAFSATACILIK : Turkish Turkish

ilgicilik

ŞAFT, -TI : Turkish Turkish

ir makinenin dönme devinimini iletmeye yarayan ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler ya da pervane bağlanan demir mil

SAFTİRİK : Turkish Turkish

aldatılması kolay, saf

ŞAFUL : Turkish Turkish

al konulan ufak tekne

SAĞ : Turkish Turkish

vücutta yüreğin bulunduğu tarafın karşısında olan, sol karşıtı

SAĞ : Turkish Turkish

u taraftaki yön

SAĞ : Turkish Turkish

ekonomi ve siyasada eskiden yana olan, geleneksel görüş ve tutumu sürdüren tutucu (kimse, görüş)

SAĞ : Turkish Turkish

sağlam, esen

SAĞ : Turkish Turkish

katkısız

SAĞ : Turkish Turkish

yaşamakta olan

SAĞ ELİNİN VERDİĞİNİ SOL ELİN GÖRMESİN : Turkish Turkish

irine yaptığın iyiliği gizli tut

SAĞ GÖZÜNÜ SOL GÖZÜNDEN SAKINMAK : Turkish Turkish

çok kıskanç olmak

SAĞ KOL : Turkish Turkish

cephede karşıya yönelmiş bir birliğin sağda bulunan bölümü

SAĞ OL! : Turkish Turkish

hoşa giden bir davranış için "çok yaşa, teşekkür ederim" anlamında söylenir

SAĞ OLSUN : Turkish Turkish

iri için sitem yollu bir şey söyleneceği zaman söyleyenin iyi niyetini belirtmek için sözün başına getirilir

SAĞ OLSUN : Turkish Turkish

para, çalışma gücü vb.ye güven duymayı belirtir

SAĞ PARA : Turkish Turkish

eskiden mecidiyenin on dokuz kuruş hesabıyla ödendiği zaman sağlam para yerine kullanılmış bir deyim, çürük para karşıtı

SAĞ SALİM : Turkish Turkish

hiçbir zarar görmeden

SAĞ YAP! : Turkish Turkish

direksiyonu sağa çevirerek sağ yöne git!

SAĞA KAYMAK : Turkish Turkish

ekonomi ve siyasada tutuculuğa yönelmek

SAĞA SOLA : Turkish Turkish

asgele yerlere, şuraya buraya

SAĞA SOLA BAKMADAN : Turkish Turkish

ortalığı kollamadan, saygısızca