Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞAH : Turkish Turkish

enzerlerine oranla en üstün, en güzel, en iyi

ŞAH : Turkish Turkish

atın ön ayaklarını yerden keserek arka ayakları üstünde ayakta durması

SAH ÇEKMEK : Turkish Turkish

ir yazının doğru olduğunu bu imle belirtmek

ŞAH İKEN ŞAHBAZ OLMAK : Turkish Turkish

yollu kullanılır

SAH, -HHI : Turkish Turkish

ir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan im

SAHA : Turkish Turkish

alan

ŞAHA KALKMAK : Turkish Turkish

(at) azgınlaşıp, ön ayaklarını yerden kesip art ayakları üstünde durmak, şahlanmak

ŞAHA KALKMAK : Turkish Turkish

taşkınlık göstermek, coşmak, kükremek

ŞAHA KALKMAK : Turkish Turkish

haksızlığa karşı ya da özgürlük uğruna baş kaldırmak

SAHABE : Turkish Turkish

hazreti muhammet'in meclislerinde ve konuşmalarında bulunan kimseler

SAHABE : Turkish Turkish

sahipler, sahip çıkanlar

SAHABET, -Tİ : Turkish Turkish

koruma, kayırma

SAHABETÇİ : Turkish Turkish

koruyucu, kayırıcı (kimse)

ŞAHADET ETMEK : Turkish Turkish

herhangi bir konuda bildiği, gördüğü şeyleri söylemek

ŞAHADET GETİRMEK : Turkish Turkish

"tanrı'dan başka tapacak yoktur ve hz. muhammet onun kulu ve peygamberidir" anlamına gelen kelimei şahadet adını taşıyan arapça sözü okumak

ŞAHADET, -Tİ : Turkish Turkish

tanıklık, °şahitlik

ŞAHADET, -Tİ : Turkish Turkish

yüksek bir ülkü uğrunda ölme, °şehit olma

ŞAHADETNAME : Turkish Turkish

diploma, sertifika, bröve

ŞAHADETNAME : Turkish Turkish

ir eylemin yapıldığını gösteren, yetkilisi tarafından verilmiş olan onaylanmış belge

ŞAHADETTE BULUNMAK : Turkish Turkish

tanıklık etmek

SAHAF : Turkish Turkish

genellikle eski kitap satan kitapçı

SAHAFLIK : Turkish Turkish

sahafın yaptığı iş, eski kitapları toplayıp satma işi

SAHAN : Turkish Turkish

ıçinde yemek ısıtılan ya da yumurta pişirilen, derinliği az metal kap: sahanda yumurta

SAHAN : Turkish Turkish

sahan dolusu

ŞAHAN : Turkish Turkish

şahin