Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
ŞAHANE : Turkish Turkish

hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan

ŞAHANE : Turkish Turkish

hükümdara yakışacak durumda olan

ŞAHANE : Turkish Turkish

çok güzel, çok mükemmel, üstün nitelikli

SAHANLIK : Turkish Turkish

yapılarda ve kimi taşıtlarda kapı önünde, merdiven başlarında ya da ortasında olan geniş yer

SAHANLIK : Turkish Turkish

sahanın aldığı miktar kadar olan

ŞAHAP : Turkish Turkish

akanyıldız, ağma

SAHAVET, -Tİ : Turkish Turkish

el açıklığı, seleklik, cömertlik

ŞAHBAZ : Turkish Turkish

ıri bir tür akdoğan

ŞAHBAZ : Turkish Turkish

çevik ve becerikli

ŞAHBAZ : Turkish Turkish

yiğit, kahraman, mert (kimse)

ŞAHDAMARI, -NI : Turkish Turkish

oynun iki yanında, kanı başa ve yüze götüren aort dallarından her biri

ŞAHESER : Turkish Turkish

üstün ve kalıcı nitelikte olan yapıt, başyapıt

ŞAHESER : Turkish Turkish

değeri üstün olan, üstün nitelikli

ŞAHESERLER YARATMAK : Turkish Turkish

üstün, kalıcı niteliği olan bir yapıt ortaya koymak, çok önemli bir şey yapmak

SAHİ : Turkish Turkish

gerçekten, gerçek olarak

SAHİCİ : Turkish Turkish

sahte olmayan, gerçek, "yapma" karşıtı

SAHİDEN : Turkish Turkish

gerçek olarak, gerçekten

SAHİFE : Turkish Turkish

sayfa

SAHİH : Turkish Turkish

gerçek, doğru, sağın2, °hakiki

ŞAHİKA : Turkish Turkish

doruk, °zirve

SAHİL : Turkish Turkish

kıyı, yaka, yalı

SAHİL KORDONU : Turkish Turkish

kıyı dili

SAHİLEŞME : Turkish Turkish

sahileşmek eylemi

SAHİLEŞMEK : Turkish Turkish

gerçek bir durum almak, gerçekleşmek

SAHİLEŞTİRMEK : Turkish Turkish

gerçek bir duruma getirmek, gerçekleştirmek