Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
HAKEM : Turkish Risale

İki tarafın anlaşmak üzere hükmüne rıza göstermek için seçtikleri kimse. Haklı ve haksızın ayrılmasında aracılık eden

HAKEME : Turkish Risale

(C.: Hakemât) Damak geminin halkası

HAKEMEYN : Turkish Risale

İki hakem. * Tar: Sıffîn Vak'asında Hz. Ali (R.A.) ile Hz. Muaviye (R.A.) arasında hakem seçilen Amr İbn-ül As ile Ebu Muse-l Eş'arî

HAKESARÎ : Turkish Risale

f. Perişanlık, düşkünlük

HAKEZA : Turkish Risale

Öylece. Bunun gibi. Böyle

HAKHAH : Turkish Risale

Gecenin ilk saatlerinde gitmek

HAKHAKA : Turkish Risale

Zahmetli ve meşakkatli yolculuk yapmak

HAKIB : Turkish Risale

Karnı guruldayan kişi. * Necaseti şedit kişi

HAKIL : Turkish Risale

Erkek fâre

HAKIN : Turkish Risale

Sidik zorluğu olan kimse

HAKINE : Turkish Risale

Boğaz altındaki çukurcuk

HAKK : Turkish Risale

(Bâtılın zıddı) Doğru. Gerçek. Vâcib ve lâzım olan. Her sâbit ve doğru olan şey. Adalet. Herkesin meşru olan salahiyeti, iktidarı, bir şey üzerindeki mâlikiyyeti. * Dâva ve iddia. * Hakikate uygunluk. * Geçmiş, harcanmış emek. Pay, hisse. * Münasib * Din. İslâmiyyet. * Kur'an. * Vukuu vâcib, geleceği şüphesiz olan. * Kıyamet. * Mahz-ı hakikat. * Yapacağını yalansız yapan kimse. * Musibet

HAKK-BÎNANE : Turkish Risale

f. Hakkı tanıyana göre

HAKK-BÎNÎ : Turkish Risale

f. Hakkı görme, hakkı tanıma

HAKK-CU : Turkish Risale

f. Hak arıyan

HAKK-GÜZAR : Turkish Risale

f. Haktan ayrılmayan, hakkı tanıyan

HAKK-I ÂMİRİYYET : Turkish Risale

Âmirlik hakkı

HAKK-I İHTİTAB : Turkish Risale

Ormana yakın olan kimselerin ormandan odun kesmek hakkı

HAKK-UL YAKÎN : Turkish Risale

(Hakk-al yakîn) Mârifet mertebesinin en yükseği. En yakînî bir surette hakikatı müşahede edip yaşamak hali. Ateşin yakıcı olduğunu bütün hislerimizle yakından duyup yaşadığımız gibi. (Bak: Yakîn)

HAKK-İ MÜHÜR : Turkish Risale

Mühür kazıma

HAKK-İ SEHV : Turkish Risale

Yanlışı kazıma

HAKK-ŞİNAS : Turkish Risale

f. Hakka riayet eden. Hakkı tanıyan. Hak ile amel eden

HAKKA : Turkish Risale

(Hakkan) Doğru olarak. Gerçek. Hakikat olarak. Lâzım ve sâbit kılmak

HAKKAK : Turkish Risale

Hokkacı, kutucu

HAKKAN : Turkish Risale

Hakikaten, doğrusu