Multilingual Turkish Dictionary

Turkish

Turkish
KABL-EZ ZUHR : Turkish Risale

Öğleden evvel

KABL-EZ ZUHUR : Turkish Risale

Zuhurundan ve meydana çıkmadan evvel

KABLO : Turkish Risale

Fr.
Telgraf, telefon hatlarında veya elektrik akımı iletmede kullanılan izole edilmiş tellerin bütünü

KABLÎ : Turkish Risale

İlke ve önceliğe âit. Hiçbir tecrübeye dayanmadan. Yalnız akıl ile

KABOTAJ : Turkish Risale

Fr. Bir ülkenin kendi limanları arasında gemi işletme işi

KABR : Turkish Risale

(Kabir) Mezar. Merkad. Ölünün toprağa gömüldüğü yer. (Bak: Âlem-i berzah)

KABR-İ HÂMUŞ : Turkish Risale

Sessiz mezar

KABRİSTAN : Turkish Risale

f. Mezarlık

KABS : Turkish Risale

Her şeyin esası, aslı. * Tâlim etmek

KABSA : Turkish Risale

Başı büyük ve sivri olan kadın

KABT : Turkish Risale

El ile bir şey toplamak

KABTARÎ : Turkish Risale

Yünden dokunan bir elbise

KABUK : Turkish Risale

Bir şeyin dışındaki sert örtü, kışır. * Bazı hayvanların katı mahfazaları

KABUL : Turkish Risale

Bir malı satın almak için kabul ettiğini bildiren sözdür. (Bak: İcab)

KABUL-İ ADEM : Turkish Risale

Kalben ademi kabul etmektir. Hakkı inkâr etmek, hatalı bir hüküm ve itikattır. Hak mesleği kabul etmeyip indi ve şahsi görüşünü ileri sürerek başka bir yolda gitmektir, bir iltizamdır. İmânın zıddına şahsi görüşüne tâbi olmak, bâtılı kabul etmektir

KABULGÂH : Turkish Risale

f. Kabul yeri

KABURGA : Turkish Risale

Göğüs kemiklerinin beheri. Göğüs kemiklerinin bel kemiğine bağlanmak suretiyle meydana getirdikleri şeklin bütünü. * Gemi, sandal, kayık gibi deniz nakil vasıtalarının hayvan kaburgasına benzeyen ve omurga üzerine kaldırılan eğri ağaçları

KABUS : Turkish Risale

Uykuda ağırlık basması. Korkulu ve insanda hareket bırakmayan rüya. Karabasan

KABZ : Turkish Risale

Tutmak. Ele almak. Kavramak. Almak. * Tahsil etmek. Teslim almak. * Amelde zorluk çekmek. * Kuşun süratle uçması. * Mülk

KABZ U BAST : Turkish Risale

Ruhen sıkıntı. Daralma ve genişleme. Sıkıntı ve ferahlık. * Birini diğeri üzerine tercih etme. * Münkabız bir adama ferahlık ve sürurluluk vermek, sevindirmek. * Beyan ve ifâde etmek. * Uzun uzun ve etraflıca anlatmak

KABZ-I RUH : Turkish Risale

Ruhun alınması. Ölmek

KABZA : Turkish Risale

Kılınç gibi şeylerin tutacak yeri. Sap. * El, pençe. * Bir tutam, bir avuç şey

KABZA-İ TÎG : Turkish Risale

Kılıncın kabzası, sapı

KABZIMAL : Turkish Risale

Meyve ve sebze yetiştiricileriyle, satıcı arasındaki aracı

KABİA : Turkish Risale

Kılıç kabzasının başında olan gümüş veya demir