English Turkish
IMMUNOLOGICALLY : English Turkish
adv. (Biyoloji) immünolojinin (bağışıklık sistemi biliminin) bakış açısıyla
IMMUNOLOGIST : English Turkish
n. immünolog, immünoloji uzmanı, bağışıklık sistemi uzmanı, bağışıklık sistemi bilimi ile uğraşan kimse (Biyoloji)
IMMUNOLOGY : English Turkish
n. bağışıklık bilimi, immünoloji
IMMUNOPRECIPITATION : English Turkish
n. immünopresipitasyon, antikorlar ile antijenlerin çiftleştirilmesi işlemi sonucunda oluşan madde
IMMUNOREACTIVE : English Turkish
adj. immünoreaktif, belirli antijenlere veya haptenlere cevap veren (bağışıklık sisteminde)
IMMUNOSORBENT : English Turkish
n. çözülmez bir maddeye bağlı olan bir antikor veya antijenden oluşan karışım (kendisine karşılık gelen bir antikor veya antijeni bir çözeltiden ayırmak için kullanılır)
IMMUNOSUPPRESSED : English Turkish
adj. (Tıp) tamamen etkili bir bağışıklık sistemi olmayan; hastalıklara karşı düşük dayanıklılığa sahip olan
IMMUNOSUPPRESSION : English Turkish
n. immünosüpresyon, immün sistemin baskı altına alınması, bağışıklık sisteminin doğal tepkilerinin baskı altına alınması (Tıp)
IMMUNOSUPPRESSIVE : English Turkish
adj. immünosüpresif, immün sistemi baskı altına almaya meyilli, bağışıklık sisteminin doğal tepkilerini baskı altına alma eğiliminde olan (Farmakoloji)
IMMUNOTHERAPEUTIC : English Turkish
adj. immünoterapatik, bir hastalığa karşı aktif veya pasif bağışıklık üreten tedavi ile ilgili
IMMUNOTHERAPY : English Turkish
n. immünoterapi, bir hastalığa karşı aktif veya pasif bağışıklık üreten tedavi
IMMURE : English Turkish
v. hapsetmek, duvar çekmek, duvara gömmek
IMMURE ONESELF : English Turkish
kendini kapatmak, kendini hapsetmek
IMMURED : English Turkish
adj. kapatılmış, hapsedilmiş; çevrilmiş, duvarlarla çevrelenmiş
IMMUREMENT : English Turkish
n. kapatılma, hapsedilme; çevrilme, duvarlarla çevrelenme
IMMUTABILITY : English Turkish
n. değişmezlik
IMMUTABLE : English Turkish
adj. değişmez, sabit, durağan
IMMUTABLENESS : English Turkish
n. değişmezlik, değişmeme durumu, sabitlik
IMMUTABLY : English Turkish
adv. değişmez bir şekilde, değişmeyen bir şekilde, sabit bir şekilde
IMNSHO : English Turkish
ana soracak olursan, kendim söyleyecek olursam, bana sorarsan benim düşüncem (İnternet Argosu)
IMO : English Turkish
ana göre, bana kalırsa, benim fikrimce (İnternet Argosu)
IMOGEN : English Turkish
n. Imogen, kadın ismi
IMOGEN CUNNINGHAM : English Turkish
n. Imogen Cunningham, (
1976) Amerikalı bitkiler ve portreler fotoğrafçısı
IMP : English Turkish
n. küçük şeytan, afacan, yaramaz oğlan
IMPACT : English Turkish
n. çarpışma, çarpma, vuruş, darbe, etki, şok
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani