Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
RUNNER : English Turkish

n. koşucu, atlet, yarışçı, yarış atı, ulak, haberci, çığırtkan, dağıtıcı, kaçakçı, ray, çark, saban demiri, palanga ipi

RUNNER UP : English Turkish

yarış ikincisi, ikinci (yarış)

RUNNING : English Turkish

n. koşu, koşma, kaçakçılık, işletme, çalışma, ablukayı yarma

RUNNING : English Turkish

adj. cerahatli, koşan, koşarak yapılan, kaçamak, cari, işleyen, akan, akar, iltihaplı, sürekli, peşpeşe, arka arkaya, işlek, genel, tekrarlanan

RUNNING ACCOUNT : English Turkish

açık hesap, cari hesap, anında verilen haber

RUNNING AFTER : English Turkish

n. kovalama

RUNNING AWAY : English Turkish

kaçma, tüyme, sıvışma

RUNNING COMMENTARY : English Turkish

adyo röportaj (maç)

RUNNING COST : English Turkish

düzenli günlük aktivitelerin harcamaları

RUNNING CUSTARD : English Turkish

n. vanilyalı sos

RUNNING DOWN : English Turkish

itirilmiş olma; durdurulmuş olma, tutuklanmış olma

RUNNING EXPENSES : English Turkish

n. genel giderler

RUNNING FOR MAYOR : English Turkish

elediye başkanlığı için yarışma, belediye reisliği için aday olma, yerel seçimlerde mücadele etme

RUNNING FOR PRESIDENT : English Turkish

aşkanlık için yarışma, başkanlık yarışına katılma, başkanlık işi için mücadele etme

RUNNING GLANCE : English Turkish

n. kaçamak bakış

RUNNING HAND : English Turkish

el yazısı, bitişik el yazısı

RUNNING IN : English Turkish

odaj (motor alıştırılması)

RUNNING KNOT : English Turkish

gemici düğümü, kement düğümü

RUNNING MATE : English Turkish

aynı partiden seçime katılan aday

RUNNING METER : English Turkish

diğer boyutları dikkate almaksızın metreler içinde uzunluk

RUNNING OF THE BULLS : English Turkish

oğaların koşusu, yearly event in Pamplona'da (İspanya) San Fermin festivali esnasında yıllık olay (yedi gün her sabah boğalar serbest bırakılır ve insanlar onlarla beraber boğa güreşi arenasına doğru koşar)

RUNNING OUT : English Turkish

itme, tükenme, bitirilme, miktarda azalma; tükenme, bitme, kullanılıp bitme; hızlıca dışarıya hareket etme

RUNNING OUT OF : English Turkish

kullanılmış olma, miktarda azalma

RUNNING SHOES : English Turkish

koşu ayakkabıları, düzenli olarak koşan veya antreman yapan kimse için özel olarak yapılmış spor ayakkabıları

RUNNING START : English Turkish

hızlı başlangıç, iyi çıkış