English Turkish
SET FREE : English Turkish
serbest bırakmak, azat etmek, özgürlüğüne kavuşturmak, salıvermek, tahliye etmek, kurtarmak
SET GOING : English Turkish
v. harekete geçirmek, hareketlendirmek
SET HIGH GOALS : English Turkish
yüksek hedefler koymak, kendisine başarmak için zor hedefler koymak
SET HIM A TRAP : English Turkish
ona bir tuzak kurmak, onun için bir kapan yerleştirmek, onun için bir tuzak çukuru hazırlamak
SET HIM FREE : English Turkish
serbest bırakmak, salıvermek, ona özgürlüğünü vermek
SET HIM ONTO : English Turkish
ona temel şeyleri söylemiş, onu provoke etmiş, bir tartışmayı kışkırtmış
SET HIM UP : English Turkish
onu tuzağa düşürmüş, ona bir oyun oynamış, ona bir numara yapmış
SET HIS EYES ON : English Turkish
akmış, gözlerini üzerine dikmiş; gıpta etmiş, çok istemiş, gözü kalmış, arzulamış
SET IN : English Turkish
aşlamak, bastırmak, gelip çatmak, meydana gelmek, sahile doğru esmek
SET IN MOTION : English Turkish
harekete geçirmek
SET IN ORDER : English Turkish
sıraya koymak, düzenlemek, ayarlamak, malzemeleri yerleştirmek
SET IN THE MIDST : English Turkish
v. ortalamak
SET IN TYPE : English Turkish
v. dizmek
SET IT GOING : English Turkish
ayakları üzerine kaldırmak, faaliyete geçirmek
SET LIGHT BY : English Turkish
hafife almak, az değer biçmek, düşük değerleme yapmak
SET LIGHT TO : English Turkish
aydınlatmak, ışık tutmak
SET LIST : English Turkish
set listesi, sahne listesi, bir grubun bir konser esnasında çalmayı planladığı şarkılar listesi
SET LOOSE : English Turkish
salıvermek
SET OF FURNITURE : English Turkish
mobilya seti, mobilya koleksiyonu
SET OF PULLEYS : English Turkish
n. palanga
SET OF RULES : English Turkish
düzenlemeler sistemi, kurallar derlemesi
SET OF SEVEN : English Turkish
yedili set, yedili grup, yedi birimlik paket
SET OF TOOLS : English Turkish
aletler seti, aletler takımı, aletler koleksiyonu, enstrümanlar yığını
SET OF UTENSILS : English Turkish
mutfak eşyaları seti, aletler seti
SET OFF : English Turkish
ayrı tutmak, ayrı koymak, belirginleştirmek, güzel göstermek, ateşlemek, patlatmak, patlak verdirmek, başlatmak, çaldırmak (alarm), karşı dava açmak, hesaba katmak (zarar), yola çıkmak, kalkışmak, girişmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani