Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SHOT IN THE ARM : English Turkish

koldan iğne, koldan aşı

SHOT IN THE LOCKER : English Turkish

son çare, son yol

SHOT OF : English Turkish

sıvışmış, kaçmış, ayrılmış, kovulmuş, kendini özgür bırakmış

SHOT PUT : English Turkish

gülle atma, gülle atışı

SHOT PUTTER : English Turkish

n. gülleci, gülle atıcı

SHOT THREE-POINT FIELD GOALS : English Turkish

(Basketbol) üç sayı çizgisinin dışından birçok basket atmış

SHOT THROUGH : English Turkish

dolu, doldurulmuş

SHOT TO DEATH : English Turkish

ölümüne ateş etmiş, mermilerin atılması ile ölmüş

SHOT TO PIECES : English Turkish

yok edilmiş, giyilmiş, eskitilmiş, harap edilmiş

SHOT UP : English Turkish

çabucak büyümüş, çok fazla artmış

SHOT WELDING : English Turkish

n. püskürtmeli kaynak

SHOTGUN : English Turkish

n. av tüfeği, çifte

SHOTGUN WEDDING : English Turkish

n. silâh zoruyla evlilik, zoraki evlilik

SHOTTEN : English Turkish

adj. yumurtlamış (balık), yumurta bırakmış

SHOTTEN HERRING : English Turkish

n. yumurtlamış ringa balığı

SHOULD : English Turkish

v. olursa, malı

SHOULD I GO STRAIGHT : English Turkish

düz mü gideyim

SHOULD I RETURN THE CAR WITH A FULL TANK : English Turkish

arabayı deposu dolu mu iade etmeliyim

SHOULD NOT : English Turkish

-mamalı,
maması daha iyiydi

SHOULD NOT BE MENTIONED : English Turkish

ahsedilmemeli, bahsetmek yasak, en iyisi tekrar söylememek

SHOULD THE OCCASION ARISE : English Turkish

adv. gerekirse, icap ederse

SHOULD'VE : English Turkish

v.
mış olmalı, bir kimsenin bir şeyi yapmış olması gerektiği olasılığını ifade etmek için kullanılan

SHOULDER : English Turkish

n. omuz, sırt (dağ), yamaç, banket, güvenlik şeridi

SHOULDER : English Turkish

v. omuzlamak, omuzla iterek açmak, omzuna almak, üstüne almak, yüklenmek

SHOULDER A PERSON OUT OF HIS WAY : English Turkish

yolunda gidene omuz atmak, kenara itmek