Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SORDINO : English Turkish

n. surdin, ses kırıcı

SORDOR : English Turkish

n. çöp, atık, süprüntü; kirli veya kokuşmuş madde

SORE : English Turkish

n. yara

SORE : English Turkish

adj. yaralı, iltihaplı, ağrılı, ağrıyan, acıyan, vahim, kırgın, kızgın, öfkeli, hassas, alıngan

SORE : English Turkish

adv. feci şekilde, fena halde, şiddetle

SORE EVIL : English Turkish

devamlı sorun, sürekli problem

SORE LOSER : English Turkish

n. kaybedince kızan kimse, kaybetmeyi kaldıramayan kimse

SORE SPOT : English Turkish

amteli

SORE SUBJECT : English Turkish

hassas konu, acı veren konu, acıtan konu

SORE THROAT : English Turkish

oğaz ağrısı, boğaz yangısı, ağrıyan boğaz

SORE TOOTH : English Turkish

ağrıyan diş, ağrı yapan diş

SOREHEAD : English Turkish

n. çabuk sinirlenen kimse, asabi kimse, alıngan kimse

SORELY : English Turkish

adv. fena halde, feci şekilde, şiddetle, çok, acılı bir biçimde

SOREN : English Turkish

n. bir erkek ismi

SOREN AABYE KIERKEGAARD : English Turkish

n. (
1855) Danimarkalı filozof, existentialismin (varoluşçuluk) kurucusu ve atası

SOREN KIRKEGAARD : English Turkish

n. Soren Aabye Kierkegaard (
1855), Danimarkalı filozof, existentialismin (varoluşçuluk) kurucusu ve atası

SORENESS : English Turkish

n. ağrı

SORENSON : English Turkish

n. bir soyadı

SORENSON VISION : English Turkish

video ve multimedya dosyalarını sıkıştırmak için bir program geliştiren bilgisayar şirketi (Utah merkezli, ABD)

SORGHO : English Turkish

n. koyu bir şerbet üreten süpürge darısı

SORGHUM : English Turkish

n. süpürge darısı

SORGO : English Turkish

n. koyu bir şerbet üreten süpürge darısı

SORICINE : English Turkish

adj. soreksgillere ait

SORITES : English Turkish

n. sorites, zincirleme tasım, her önermenin bir sonrakinin konusunu oluşturduğu bir dizi önermeden oluşan tartışma

SOROPTIMIST : English Turkish

n. uluslararası kadın derneği üyesi