Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
SORORICIDE : English Turkish

n. kızkardeşini öldürme, kızkardeş katili, kardeş katili

SORORITY : English Turkish

n. kız öğrenci yurdu [amer.], kızlar birliği, kardeşlik, hemşirelik, rahibelik

SOROSIS : English Turkish

n. birleşik meyve (dut vb.)

SORPTION : English Turkish

n. emme, soğurma, içine çekme, emilme, kendini verme

SORPTIVE : English Turkish

adj. emen veya yüzeyinde tutabilen

SORREL : English Turkish

n. kızıl kahverengi, kuzukulağı, doru at, kula at, al donlu at

SORREL : English Turkish

adj. kızıl kahverengi, doru

SORRENTO : English Turkish

n. İtalya'da bir şehir; orta Florida'da (ABD) bir kasaba; Melbourne'de (Avustralya) bir mahalle

SORRILY : English Turkish

adv. üzülerek, pişmanlıkla, pişmanlık duyarak

SORRINESS : English Turkish

n. üzülme, üzüntü, pişmanlık

SORROW : English Turkish

n. acı, dert, keder, üzüntü, gam, matem, tasa, şanssızlık, üzücü olay

SORROW : English Turkish

v. üzülmek, yas tutmak, matem tutmak

SORROW SHARED IS SORROW HALVED : English Turkish

paylaşılan acı yarıya iner, içindeki sorunları dökmek iyidir, bir kimseye sorunlarını sadece anlatman bile o sorunların yarısını çözer, derdini söylemeyen derman bulamaz

SORROWFUL : English Turkish

adj. üzücü, acı, hazin, üzgün, acılı, kederli, acıklı, hüzünlü

SORROWFULLY : English Turkish

adv. üzgünce, üzülerek, kederli bir şekilde, hüzünlüce

SORROWFULNESS : English Turkish

n. üzgünlük, üzüntü, üzülme, kederlilik, hüzünlülük

SORRY : English Turkish

interj. afedersin, özür dilerim, afedersiniz, maalesef, üzgünüm

SORRY : English Turkish

adj. üzgün, üzüntülü, pişman, zavallı, acınacak halde, saçma, sudan

SORRY ABOUT IT : English Turkish

ondan dolayı üzülmek, ondan dolayı pişmanlık duymak, ondan dolayı kötü hissetmek

SORRY COULD NOT RESIST : English Turkish

özür dilerim ama kendimi tutamadım, özür dilerim dayanamadım

SORRY EXCUSE : English Turkish

saçma özür, sudan bahane

SORRY PICKLE : English Turkish

n. zor durum

SORRY, CURRENTLY WE HAVE NO ROOMS : English Turkish

şu anda odamız yok maalesef

SORRY, I CAN'T COME : English Turkish

üzgünüm gelemem

SORRY, I DON'T HAVE ANY TIME : English Turkish

üzgünüm hiç vaktim yok