Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

SUPERINTEND : English Turkish

v. kontrol etmek, denetlemek, bakmak

SUPERINTENDENCE : English Turkish

n. kontrol, denetim, bakma, gözetim

SUPERINTENDENT : English Turkish

n. bina sorumlusu, kapıcı, müfettiş, denetmen, kontrolör, başkomiser [brit.], polis şefi [amer.]

SUPERIOR : English Turkish

n. üst, üstün kimse, başrahip

SUPERIOR : English Turkish

adj. üstteki, üst, üstün, yüksek, ilgisiz, üstünlük taslayan, kibirli, asil, satırın üstüne basılmış

SUPERIOR COURT : English Turkish

yüksek mahkeme

SUPERIOR IN NUMBER : English Turkish

adj. sayıca üstün, sayıca büyük

SUPERIOR PLANETS : English Turkish

n. dünya yörüngesinin dışındaki gezegenler

SUPERIOR QUALITY : English Turkish

n. üstün kâlite, yüksek kalite

SUPERIORITY : English Turkish

n. üstünlük, üstün olma, büyüklük, kendini beğenme, meziyet

SUPERIORITY COMPLEX : English Turkish

üyüklük kompleksi

SUPERLATIVE : English Turkish

n. en üstün derece, enüstünlük derecesi (sıfat), en yüksek miktar

SUPERLATIVE : English Turkish

adj. en üstün, en yüksek, mükemmel

SUPERLATIVE DEGREE : English Turkish

n. enüstünlük derecesi (sıfat), üstünlük derecesi [dilb.]

SUPERMAN : English Turkish

n. süpermen, insanüstü insan

SUPERMARKET : English Turkish

n. süpermarket

SUPERNAL : English Turkish

adj. tanrısal

SUPERNATURAL : English Turkish

adj. doğaüstü, mucizevi, olağanüstü

SUPERNATURAL : English Turkish

n. doğaüstü şey

SUPERNORMAL : English Turkish

adj. normalüstü, olağanüstü, müstesna

SUPERNUMERARY : English Turkish

n. fazlalık, ihtiyaç fazlası işçi, figüran

SUPERNUMERARY : English Turkish

adj. fazla, ekstra, fazlalık

SUPEROXIDE : English Turkish

n. süperoksit

SUPERPHOSPHATE : English Turkish

n. süperfosfat

SUPERPHYSICAL : English Turkish

adj. doğaüstü