Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
THE PERES CAMP : English Turkish

Perez kampı, İşçi partisinden Şimon Perez'i destekleyen insanlar

THE PERFECT : English Turkish

n. kusursuz

THE PHANTOM MENACE : English Turkish

hayalet tehdidi, George Lucas tarafından yönetilen 1999 yapımı bilim kurgu filmi, Yıldız Savaşları serisinin dördüncü filmi

THE PHANTOM OF THE OPERA : English Turkish

Operadaki Hayalet, Opera Hayaleti, Andrew Lloyd Webber tarafından yazılan popüler İngiliz müzikali

THE PHILISTINES BE UPON THEE SAMSON : English Turkish

Filistinliler senin üzerinde Samson, düşmenların seni almak için geliyor (İncilden uyarı sözü: dikkatli ol, dikkat et)

THE PILL : English Turkish

n. doğum kontrol hapı

THE PINTA : English Turkish

1492'de kuzey Amerika'nın keşfine yol açan seyahatte Christopher Columbus'un emir komuta ettiği üç gemiden biri

THE PITS : English Turkish

(Argo) çukurlar, delikler, mümkün olan en kötü şey, olası en kötü yer veya insan; iç karartıcı, moral bozucu

THE PLAIN TRUTH : English Turkish

n. yalın gerçek

THE PLANET JUPITER : English Turkish

Jüpiter gezegeni, güneş sistemimizdeki en büyük gezegen

THE PLANET SYSTEM : English Turkish

gezegen sistemi, güneş sistemi, güneş ve yörüngesindeki tün göksel nesneler

THE PLANET VENUS : English Turkish

Venüs gezegeni, güneş sistemimizdeki gezegenlerden biri

THE PLAY STAGES WELL : English Turkish

oyun/gösteri iyi sahneleniyor, oyun sahnede iyi çalışıyor, gösteri performans olarak etkili oluyor

THE PLOUGH : English Turkish

n. büyükayı takımyıldızı [astr.], arabacı takımyıldızı [astr.], büyükayı [astr.]

THE PLOW : English Turkish

n. büyükayı [astr.], büyükayı takımyıldızı [astr.], arabacı takımyıldızı [astr.]

THE PLUMBERS : English Turkish

n. Tesisatçılar, Beyaz Saray Tesisatçıları, Richard Nixon'ın başkanlığı zamanında birkaç yıl var olan ve görevi siyasi rakiplerini araştırmak ve taciz etmek olan özel araştırma birimi (yasadışı dinlemeler, evlere girmeler, postaları alıkoymalar vb. gibi metodlar kullanan)

THE POINT IS : English Turkish

esas mesele
, esas konu
, meselenin esası

THE POLITICAL DESK : English Turkish

siyasi masa, siyasi meselelere karar veren tüm insanları içeren Dışişleri Bakanlığı bölümü

THE POLITICAL LEADERSHIP : English Turkish

siyasi liderlik, politik liderlik, siyasi bir gruba liderlik etme, politik bir grubun başı

THE POLITICAL MACHINE : English Turkish

siyaset makinası, politika makinası, politik makina, politik sistem, siyasi sistem, siyasi aygıtlar

THE POOP : English Turkish

(Argo) bilgi; dedikodu (ör. "Britney Spears hakkındaki dedikodular nedir?")

THE POOR : English Turkish

n. fakirler, fukara, fakir fukara

THE POOR DEVIL : English Turkish

n. zavallı adamcağız

THE POPE : English Turkish

Papa, Katolik inancının en üst otoritesi, Katolik inancının en yüksek psikoposu

THE POPULAR CRY : English Turkish

n. genel istek, halkın sesi