English Turkish
THE PROBLEM OF COMMUNAL SEGREGATION : English Turkish
toplumsal ayrımcılık problemi, toplumsal ırkçılık problemi, toplulukların esası üzerinde hak ve ayrıcalıklardan yoksunluk problemi
THE PROBLEM OF THE TERRITORIES : English Turkish
Bölgeler problemi, bölgesel problem, İsrail Devleti tarafından Gaze ve Batı Şeria bölgelerinin topraklarına katılması ile yaratılan problem
THE PRODUCTIVE SECTOR : English Turkish
üretim sektörü, tüm üretim yapan endüstriler
THE PROFESSION : English Turkish
n. meslektaşlar, meslekten kişiler
THE PROMISE STILL HOLDS : English Turkish
verilen söz hala geçerli, vaat hala yürürlükte
THE PROPER DISCLOSURE PRINCIPLE : English Turkish
uygun ifşa prensibi, uygun açıklama prensibi, hesaplamada tüm raporların ve konu ile alakalı bilgilerin sunulması gerektiğini iddaa eden prensip temel prensip
THE PROPERTIES OF THIS MATERIAL : English Turkish
u malzemenin özellikleri, bu maddenin nitelikleri, bu materyalin karakteristikleri
THE PROPHET : English Turkish
peygamber, 1923 yılında Kahlil Gibran tarafından yazılan şiirsel çalışma
THE PROPHET EZEKIEL : English Turkish
peygamber Zekeriya, İncil peygamberlerinden biri
THE PROPHET ISAIAH : English Turkish
peygamber Isaiah, İncil peygamberlerinden biri
THE PROPHET JEREMIAH : English Turkish
peygamber Jeremiah, İncil peygamberlerinden biri
THE PROPHETS AND THE WRITINGS : English Turkish
Peygamberler ve Yazmalar, İncil'in iki bölümü
THE PROPITIOUS MOMENT : English Turkish
n. en uygun zaman
THE PROS AND CONS : English Turkish
lehte ve aleyhteki öneriler
THE PROSECUTION : English Turkish
n. davacı
THE PROTESTANT CHURCH : English Turkish
Protestan Kilisesi, Roma Katolik veya Ortodoks Doğu Kiliseleri haricindekiler veya onları dışlayanlar
THE PROTOCOLS OF THE ELDERS OF ZION : English Turkish
Sion'un Yaşlılarının protokolleri, Siyonist hareketi dünyayı ele geçirmek için entrika çevirmekle haksız şekilde suçlayan anti-Semitik neşriyat
THE PROVIDENCE : English Turkish
n. allah, tanrı
THE PROVINCES : English Turkish
n. taşra
THE PUBLIC WEAL : English Turkish
toplum refahı, toplumun iyiliği
THE PUBLIC'S RIGHT TO KNOW : English Turkish
kamunun bilme hakkı, toplumun bilme hakkı,demokrasinin temel bir parçası olan hak, devletin toplumu ilgilendiren bilgileri ifşa etmesi gerektiği böylece toplumun bilgilendirilmesi hakkı
THE PULPIT : English Turkish
n. vaizler sınıfı, papazlar
THE PUNIC LANGUAGE : English Turkish
Kartaca dili, antik Kartaca sakinerince konuşulan dil
THE PUNISHMENT WAS REDUCED : English Turkish
ceza indirildi, ceza indirimine gidildi, ceza daha az bir seviyede belirlendi, ceza azaltıldı
THE QUARTERDECK : English Turkish
n. gemi subayları, donanma subayları, subaylar (gemi)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani