English Turkish
UPHOLD : English Turkish
v. kaldırmak, tutmak, desteklemek, onaylamak, uygun bulmak, sürdürmek [brit.], devam ettirmek [brit.]
UPHOLD A PRINCIPLE : English Turkish
ir ilkeyi desteklemek, bir ilkeye destek vermek, bir prensibe uymak
UPHOLD THE CONSTITUTION AND THE LAW : English Turkish
kanun ve hukuka uymak, kanun ve hukukun gereklerini yerine getirmek
UPHOLD THE HONOR OF THE STATE : English Turkish
vatan onurunu el üstünde tutmak, ülke saygınlığını korumak (genellikle üst düzey bir devlet görevlisinin ettiği yeminde kullanılır
UPHOLDER : English Turkish
n. destek, savunan kimse
UPHOLSTER : English Turkish
v. kaplamak (koltuk), döşemek
UPHOLSTERER : English Turkish
n. döşemeci, koltukçu
UPHOLSTERER'S WORKSHOP : English Turkish
döşemecilik atölyesi, döşemecilik yapılan yer, döşeme işi yapılan işyeri
UPHOLSTERY : English Turkish
n. döşeme, döşemelik kumaş, döşemecilik
UPI : English Turkish
n. uluslararası birleşik basın, uluslararası haber yayını sunan bir haber kuruluşu
UPKEEP : English Turkish
n. bakım, bakım masrafı, geçim
UPLAND : English Turkish
n. yayla, yüksek bölge, dağlık bölge, diğer yerlerden daha yüksekte olan yer; denizden uzak yer
UPLAND : English Turkish
adj. yüksek bölgede bulunan, dağlık bölgede bulunan, diğer yerlerden daha yüksekte yer alan; bir ülkenin iç kesimlerinde bulunan
UPLIFT : English Turkish
n. ruhu şenlenme, yüceltme, iyileştirme, kalkındırma
UPLIFT : English Turkish
v. yukarı kaldırmak, yukarı dikmek (göz), yükseltmek, kalkındırmak, yüceltmek, canlandırmak
UPLIFT BRAISSIERE : English Turkish
n. sutyen
UPLIFTER : English Turkish
n. kaldırıcı, kaldıran, kaldıraç, yükseltici, yükselten, yükselteç, kaldıran kişi, kaldıran eşya, kaldırıcı alet
UPLIFTING : English Turkish
adj. canlandırıcı, neşelendirici, canlandıran, ruhu şenlendirici
UPLIFTMENT : English Turkish
n. kaldırıma, kaldırma işi, yükseltme, yükseltme işi
UPLINE : English Turkish
n. merkeze doğru, çoklu seviyeli bir pazarlama programında daha üst bir mertebe pozisyonunda bulunan üyeler sırası
UPLINK : English Turkish
n. yeryüzü-uydu bağı, yer-uydu bağlantısı, yeryüzündeki bir istasyondan bir iletişim uydusu veya havada bulunan başkaca bir vericiye sinyal taşıyan bağlantı kanalı
UPLOAD : English Turkish
n. yükleme, gönderme, (Bilgisayar) yükleme işlemi, yükleme süreci, veri iletişimi aracılığıyla başka bir bilgisayara dosya gönderme işlemi, veri iletişimi aracılığıyla dosya yükleme
UPLOAD : English Turkish
v. (Bilgisayar) veri iletişimi yoluyla başka bir bilgisayara bir dosya göndermek, veri transfer etmek, aktarmak, göndermek
UPON : English Turkish
prep. üzerine, üzerinde
UPON COMPULSION : English Turkish
askıyla, cebirle, zorla, baskı altındayken, zorlamayla
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani