English Turkish
UPRIGHT : English Turkish
n. dik duran şey, kale, direk, kuyruksuz piyano
UPRIGHT : English Turkish
adj. dik, kalkık, dikey, dürüst, namuslu
UPRIGHT PIANO : English Turkish
dik piyano
UPRIGHTLY : English Turkish
adv. dik, dimdik, dikey olarak
UPRIGHTNESS : English Turkish
n. dürüstlük, namusluluk, doğruluk
UPRISING : English Turkish
n. kalkma, başkaldırma, yükselme, kabarma, ayaklanma, isyan
UPRIVER : English Turkish
adj. nehrin yukarısındaki, kaynağa yakın
UPRIVER : English Turkish
adv. akıntıya karşı, suyun kaynağına doğru
UPROAR : English Turkish
n. şamata, curcuna, gürültü, kargaşa, hengâme
UPROARIOUS : English Turkish
adj. gürültülü, şamatalı, şamatacı, curcunalı, kahkahaya boğan
UPROARIOUS LAUGHTER : English Turkish
gürültülü gülme, şamatalı gülme, curcunalı gülme, çılgınca gülme, rahatsızlık verecek derecede gürültüyle gülme
UPROARIOUSLY : English Turkish
adv. gürültülü bir şekilde, şamatalı bir şekilde, curcunalı bir şekilde, çılgınca, rahatsızlık verecek derecede yüksek sesli bir şekilde
UPROARIOUSNESS : English Turkish
n. gürültülülük, şamatalılık, curcunalılık, rahatsızlık verecek derecede yüksek sesli olma durumu
UPROOT : English Turkish
v. kökünden sökmek, uzaklaştırmak, kökünü kazımak
UPROOT A SETTLEMENT : English Turkish
yerleşimcileri yerinden etmek, bir yerde yaşayan insanları bu yerden boşaltarak yeni bir yere taşımak
UPROOTING : English Turkish
n. çekme, çıkarma, sökme (bir bitkiyi ve köklerinden yerden sökme gibi); tamamıyla yok etme; bir şeyi kendi yerli ortamından etmek
UPROOTING A TREE : English Turkish
ağaç sökme, ağacı köklerinden sökme, ağacı kazıp çıkarma
UPROOTING EVIL : English Turkish
yıkıcı musibet, tahrip edici musibet
UPS : English Turkish
irleşik koli servisi, dünya genelinde mektup ve paketleri teslim eden Amerikan şirketi
UPS : English Turkish
n. kesintisiz güç kaynağı, güç kesintisi durumunda sisteme elektrik sağlayan cihaz
UPS AND DOWNS : English Turkish
çıkışlar ve inişler, yüksekler ve alçaklar, mutlu anlar ve mutsuz anlar
UPSCALE : English Turkish
adj. lüks, pahalı, üst kalite, zarif, pahalı; üst sınıfa ait, üst sınıfla ilgili, zengin sınıfın, varlıklı sınıfla ilgili
UPSELL : English Turkish
v. müşteriyi daha çok ürün alması için ikna etmeye çalışmak
UPSELLING : English Turkish
n. müşterinin daha çok ürün alması için ikna etmeye çalışma tekniği
UPSET : English Turkish
n. devrilme, alabora olma, bozulma, devirme, bozukluk, karışıklık, bozgun, beklenmedik yenilgi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani