Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
UPSET : English Turkish

v. keyfini kaçırmak, devirmek, alabora etmek, altüst etmek, bozmak, bulandırmak, devrilmek, altüst olmak, bozulmak

UPSET : English Turkish

adj. bozuk, sinirli, bozulmuş, bulanmış, altüst olmuş, devrilmiş, üzgün

UPSET A GOVERNMENT : English Turkish

hükümeti devirmek, hükümeti alaşağı etmek, darbe yapmak, ihtilal yapmak

UPSET HIS APPLE CART : English Turkish

elma arabasını devirdi, bir çuval inciri berbat etti, planlarını mahvetti, programını altüst etti

UPSET PLANS : English Turkish

planları altüst etmek, programı mahvetmek, izlenceyi mahvetmek

UPSET PRICE : English Turkish

açık artırma taban fiyatı, açık artırmada belirlenen en düşük satış fiyatı

UPSET SMB.'S APPLE : English Turkish

ir çuval inciri berbat etmek, pişmiş aşa su katmak

UPSET STOMACH : English Turkish

mide bozulması

UPSET THE APPLE CART : English Turkish

elma arabasını devirmek, olayların sırasını karıştırmak, bir çuval inciri berbat etmek, pişmiş aşa su katmak, kaosa sebep olmak

UPSET THE BALANCE : English Turkish

dengeyi bozmak, dengeyi altüst etmek

UPSET THE BALANCE OF FORCE : English Turkish

Güç dengesini bozmak, güç dengesini yıkmak

UPSET THE STATUS-QUO : English Turkish

statükoyu değiştirmek, statükoyu bozmak, mevcut durumu değiştirmek

UPSETTING : English Turkish

n. çökertme, çökme, bozulma, bozma, aksama

UPSETTING THE STATUS-QUO : English Turkish

statükoyu değiştirme, statükoyu bozma, mevcut durumu değiştirme

UPSETTINGLY : English Turkish

adv. çökertmeli bir şekilde, bozucu bir şekilde, aksatıcı bir şekilde, endişe ve üzüntü yaratılmasına sebep olacak şekilde

UPSHOT : English Turkish

n. sonuç, netice, son

UPSIDE : English Turkish

n. üst taraf

UPSIDE DOWN : English Turkish

tepetaklak, başaşağı, altüst, ters

UPSIDE TREND : English Turkish

yükselme eğilimli, yükselme trendli, artış eğilimli, taksimetredeki aşamalı artış

UPSIDES : English Turkish

adv. yanı sıra, yanında, bordada (at yarışında)

UPSILON : English Turkish

n. yunan alfabesinde 'u' harfi

UPSKILL : English Turkish

v. yeteneklendirmek, bir işçiye ilave beceriler öğretmek; ekstra yetenekler edinmek, yeni beceriler geliştirmek

UPSKIRT : English Turkish

adj. (Fotoğraf) etek altı, birinin eteğinin altından kamerayı yukarı doğru yönlendirerek çekilmiş olan

UPSLOPE : English Turkish

n. yokuş yukarı, yukarı doğru çıkan yokuş, daha yüksek bir yere doğru yükselen yokuş; (Meteoroloji) havanın yükselip genişlemesiyle soğuması

UPSLOPE : English Turkish

adj. yokuş yukarıda bulunan, yukarı doğru çıkan bir yokuşta yer alan, daha yüksek bir yere doğru yükselen yokuşta bulunan; (Meteoroloji) havanın yükselip genişlemesiyle soğuması sonucu oluşmuş