English Turkish
VOICEOVER : English Turkish
n. (Televizyon, Film) seslendirme, bittikten sonra bir filmin üzerine eklenen anlatım veya ses; ekran dışı bir karakterin anlatıcısı olan film veya görüntü sekansı; ekran dışı bir karakter veya anlatıcının sesi
VOICEPRINT : English Turkish
n. görünge çizimsel olarak üretilen ve her sese özgü olan ses özellikleri
VOICING : English Turkish
n. seslendirme, dillendirme, ifade etme, bir fikri ifade etme;
in tonunu ayarlama,
in tonunu uyarlama
VOID : English Turkish
n. boşluk, boş yer, eksiklik, iptal, geçersizlik, hükümsüzlük
VOID : English Turkish
v. boş bırakmak, boşaltmak, hükümsüz kılmak, terketmek, çıkarmak, atmak, tahliye etmek, iptal etmek, geçersiz hale getirmek
VOID : English Turkish
adj. boş, ıssız, geçersiz, hükümsüz, faydasız
VOID AB INITIO : English Turkish
aştan geçersiz, başından sakat, bağlayıcı değil, zorunlu değil
VOID BALLOT : English Turkish
geçersiz oylama, boş oylama, boş oy, geçersiz oy
VOID CONTRACT : English Turkish
geçersiz anlaşma, yasla geçerliliği olmayan sözleşme
VOID OF : English Turkish
prep. sız, siz
VOIDABLE : English Turkish
adj. iptal edilebilir, geçersiz kılınabilir
VOIDABLE CONTRACT : English Turkish
geçersiz sayılabilir anlaşma, taraflardan birinin veya her ikisinin iptal etme yetisine sahip olduğu anlaşma
VOIDABLENESS : English Turkish
n. geçersizlik, geçersiz olma durumu, hükümsüz olma durumu, iptal edilebilir olma durumu
VOIDANCE : English Turkish
n. boşaltma, terketme, tahliye
VOIDED : English Turkish
adj. geçersiz, geçersizleştirilmiş, iptal edilmiş, hükümsüzleştirilmiş; boş
VOIDER : English Turkish
n. geçersiz kılan, hükümsüz kılan, iptal eden
VOIDNESS : English Turkish
n. boşluk, geçersizlik, hükümsüzlük
VOIGHT : English Turkish
n. bir soyadı; Jon Voight (1938 doğumlu) ABD'li sinema oyuncusu, Angelina Jolie'nin babası; Angelina Jolie Voight (1975 doğumlu), ABD'li ödüllü film yıldızı, Jon Voight'un kızı
VOILA : English Turkish
interj. (Fransızca) işte orada!, buyurun! ve işte!, (bir kimsenin bir zafer veya başarıya dikkatini çekmek için kullanılan ifade)
VOILE : English Turkish
n. vual
VOIP : English Turkish
İnternet üzerinden ses protokolü, İnternet üzerinden dijital olarak ses iletimi için protokol (normal telefon hatlarını kullanmaksızın)
VOIR : English Turkish
n. (Fransızca) görmek, bakmak
VOIR DIRE : English Turkish
(Fransızca) şahitlik yemini; ifade vermek için uygun olup olmadığının saptanması için yasal bir şahide uygulanan ön inceleme
VOIVODE : English Turkish
n. voyvoda, (Eski Kullanım) Slav ülkelerinde askerî komutan; bir Slav ülkesinin valisi veya kaymakamı (özellikle Polonya, Moldova, Transilvanya & Eflak'ta)
VOL AU VENT : English Turkish
talaş böreği
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani