English Turkish
WAS ALWAYS ON HIS BACK : English Turkish
sürekli onun sırtında kamburdu, sürekli onun sırtındaydı, onu rahatsız etti, onu her adımını takip etti, bir kez olsun onu kendi başına bırakmadı
WAS AN EXCEPTION : English Turkish
ir istisnaydı, sıra dışıydı, değişikti, farklıydı
WAS AN EXCEPTION TO THE RULE : English Turkish
kuralların bir istisnasıydı, eşsiz bir durumdu, sıra dışı bir durumdu
WAS ANGRY : English Turkish
sinirliydi, sinirlendi, kızgındı, kızdı
WAS ANGRY WITH : English Turkish
-e sinirliydi,
e sinirlendi,
e kızgındı,
e kızdı
WAS ANGRY WITH HIM : English Turkish
ona sinirliydi, ona sinirlendi, ona kızgındı, ona kızdı
WAS ANOINTED KING : English Turkish
kral olarak atandı, kutsal yağ sürülerek kral olarak taçlandırıldı
WAS ASHAMED OF HIMSELF : English Turkish
kendinden utandı, uygunsuz hareketinden dolayı suçlu hissetti
WAS AT THE FOCUS OF ATTENTION : English Turkish
dikkatleri üzerine topladı, dikkatlerin merkezi oldu, partinin canlı kişisiydi, her şey onun etrafında gelişti
WAS BACK TO NORMAL : English Turkish
normale döndü, sıradan düzenine döndü, tekrar rayına oturdu
WAS BACK TO SQUARE ONE : English Turkish
en başa döndü, sıfırdan başladı, başladığı yere döndü, en baştan başladı; beyaz bir sayfa açtı
WAS BAPTIZED : English Turkish
vaftiz edildi, Hıristiyan olmak için özel bir süreçten geçti, Hıristiyanlığa geçme (vaftiz) töreninden geçti
WAS BEATEN : English Turkish
dövüldü, yumruklandı, pataklandı; yenildi mağlup oldu
WAS BEHIND HIM : English Turkish
arkasında durdu, ona arka çıktı, ona destek verdi
WAS BEHIND IN HIS STUDIES : English Turkish
derslerinden geri kaldı, sınıf arkadaşlarından geriye düştü
WAS BEHIND ON HIS PAYMENTS : English Turkish
ödemelerinde geç kaldı, ödemelerini zamanında yapamadı
WAS BETTER THAN : English Turkish
-den daha iyiydi,
ı aştı,
ı geçti
WAS BEYOND HIM : English Turkish
ondan öndeydi, onun anlayışından daha ilerideydi
WAS BLEMISHED : English Turkish
ozuldu, zarar verildi, çirkinleştirildi, karalandı, lekelendi
WAS BLOWN OUT OF PROPORTION : English Turkish
abartıldı, büyütüldü, devasa bir hacim aldı, şişirildi
WAS BORED STIFF : English Turkish
çok sıkıldı, çok sıkılmıştı, yapacak hiçbir şeyi yoktu, canı sıkkındı, aşırı derecede sıkıldı
WAS BORN : English Turkish
doğdu, rahimden çıktı, dünyaya geldi
WAS BOYCOTTED : English Turkish
oykot edildi, aforoz edildi, kovuldu, dışlandı, sürüldü, itildi
WAS BROUGHT TO TRIAL : English Turkish
mahkeme önüne çıkarıldı,
e dava açıldı, bir suçtan dolayı yargılandı, yargı önüne getirildi
WAS BURIED : English Turkish
gömüldü, toprağa verildi; derinlere saklandı, derine gizlendi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani