English Turkish
WAS HELD IN CUSTODY : English Turkish
nezarete alındı, göz altında tutuldu, nezarethanede tutuldu, parmaklıklar ardında tutuldu, tutuklandı
WAS HIDDEN : English Turkish
saklandı, gizlendi, görünemedi, bulunamadı
WAS HIMSELF AGAIN : English Turkish
tekrar kendi oldu, iyileşti, eski haline döndü, iki ayağının üzerine çıktı, düzeldi
WAS HIS OWN MASTER : English Turkish
kendi kendinin efendisiydi, mali olarak kendisinin finanse etti, parasal yönden kendisine yetti, bağımsız bir şekilde yaşadı
WAS HIS PUPPET : English Turkish
onun kuklasıydı, direktiflere göre çalıştı, ne istenildiyse onu yaptı, istenilenleri yaptı
WAS IN CONTACT WITH : English Turkish
ile iletişimdeydi, ile irtibatta kaldı, ilişkideydi, buluşuyordu, görüşüyordu
WAS IN CONTROL : English Turkish
kontrolü elindeydi, kontrolünü sağlıyordu, durumun idarecisiydi, idare ediyordu
WAS IN FOR A SURPRISE : English Turkish
kendisine sürpriz yapılmak üzereydi, bir sürpriz yapılmak üzereydi, şaşırtılmak üzereydi, şaşırmak üzereydi, sürpriz yapılmaya az kalmıştı
WAS IN GRAVE DANGER : English Turkish
üyük tehlike içindeydi, çok büyük bir tehlikeli durum içindeydi, hayatı tehlikedeydi
WAS IN THE AIR : English Turkish
havada kokusu vardı, her yerde hissediliyordu, ortaya çıktı ve herkes tarafından hissedildi
WAS IN THE DARK : English Turkish
karanlıktaydı, karanlıkta kaldı, kuytuda kaldı, sırrı çözmeyi başaramadı
WAS IN VAIN : English Turkish
oşunaydı, boşu boşunaydı, boş yereydi, kullanışsızdı
WAS INCAPABLE OF : English Turkish
kabiliyetsizdi, ehil değildi, ehli değildi, becerikli değildi
WAS INCLINED TO BELIEVE : English Turkish
inanma eğilimindeydi, anlama eğilimindeydi, anladı, algıladı
WAS INCLINED TO THINK : English Turkish
düşünme eğilimindeydi, anlama eğilimindeydi, anladı, algıladı, düşündü
WAS INCONSOLABLE : English Turkish
dindirilemez, avutulamaz, teselli edilemez, yatıştırılamaz
WAS INTRODUCED TO : English Turkish
ile tanıştırıldı,
e tanıtıldı,
e sunuldu
WAS INVOLVED IN : English Turkish
içinde yer aldı, içinde rol aldı,
e karıştı
WAS JEALOUS OF : English Turkish
-den kıskandı
WAS KEPT ON THE SIDELINES : English Turkish
kenarda tutuldu, yedek olarak tutuldu, yedek kulübesinde bekletildi, takımda oynamadı (Spor); bekletildi, tutuldu, sonrası için saklandı
WAS KICKED UPSTAIRS : English Turkish
merdiven yukarı itildi, yukarı doğru tekmelendi, bir görevden alındı ve ironik bir şekilde daha iyi bir pozisyona getirildi
WAS KILLED : English Turkish
öldürüldü, cinayete kurban gitti
WAS KILLED IN ACTION : English Turkish
harekât sırasında öldürüldü, çarpışmada öldürüldü, harp sırasında öldürüldü, savaş sırasında öldürüldü
WAS KILLED IN THE LINE OF DUTY : English Turkish
görev başında öldürüldü, görevini yerine getirirken öldürüldü (savaş sırasında değil ama başka türlü bir şekilde ölen askerlerin mezar taşında yazar)
WAS KIND TO HIM : English Turkish
ona karşı iyiydi, ona iyi davrandı, ona iyi muamele etti
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani