Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Risale

Turkish Risale
MUGRİB : Turkish Risale

Anka kuşu

MUGTAB : Turkish Risale

Gıybet söyleyici, gıybet eden

MUGTANEM : Turkish Risale

Ganimet olarak alınmış olan, alınan

MUGTASIB : Turkish Risale

Gasb eden, zorla alan

MUGTEBIT : Turkish Risale

Gıbta olunmuş, hâli iyi olan kimse

MUGTEDÎ : Turkish Risale

(Gıda. dan) Gıda alan, gıdalanan. Beslenen

MUGTELİM : Turkish Risale

Hırs ve şehveti çok olan

MUGTEMİZ : Turkish Risale

Gammazlıyan

MUGTENEM : Turkish Risale

(Ganimet. den) Ganimet olarak alınmış

MUGTENİM : Turkish Risale

Ganimet olarak alan. Bedava alan. Ganimet bilen

MUGTERİB : Turkish Risale

(Gurub. dan) Batan, gurub eden. * Gurub. * (Gurbet. den) Gurbete giden. Gurbete çıkan

MUGTERİF : Turkish Risale

Elini daldırarak avucuyla su alan

MUGTERİK : Turkish Risale

Batan, suda boğulan, garkolan

MUGTESİL : Turkish Risale

(Gusl. den) Yıkanan, gusleden

MUGVE : Turkish Risale

(C: Mugveyât) Canavarı düşürüp yakalamak için kazıp ağzını örttükleri kuyu

MUGZİB : Turkish Risale

(Gazab. dan) Gazaba getiren, kızdıran

MUGÎS : Turkish Risale

Yardım eden, yardıma koşan. Medet edici. Muin

MUGİDD : Turkish Risale

Gadap edici, kızgın, hiddetlenici

MUGİŞŞ : Turkish Risale

Birisini fenalığa bırakan, aldatan

MUGŞA : Turkish Risale

(Gaşy. den) Bürünmüş, örtülmüş

MUHAB : Turkish Risale

Kendisinden ürkülüp korkulan

MUHABA : Turkish Risale

Korku, perva, havf, çekingenlik

MUHABBET : Turkish Risale

Sevgi, sevme. * Sohbet. Ruhun, kendisinden lezzet duyduğu şeye meyletmesi. (Zıddı: Buğzetme ve adavettir.)(Eğer denilse: Al-i Beyt'e muhabbeti, Kur'an emrediyor. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm çok teşvik etmiş. O muhabbet, Şialar için belki bir özür teşkil eder. Çünki ehl-i muhabbet, bir derece ehl-i sekirdir. Ne için Şialar hususan Râfızîler, o muhabbetten istifade etmiyorlar; belki, işâret-i Nebeviye ile o fart-ı muhabbetten mahkûmdurlar.Elcevab: Muhabbet iki kısımdır:Biri
Mâna-yı harfiyle, yâni; Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hesabına, Cenab-ı Hak nâmına, Hazret-i Ali ile Hasan ve Hüseyin ve Âl-i Beyt'i sevmektir. Şu muhabbet Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın muhabbetini ziyadeleştirir. Cenab-ı Hakk'ın muhabbetine vesile olur. Şu muhabbet meşrudur, ifratı zarar vermez, tecavüz etmez, başkalarının zemmini ve adavetini iktiza etmez.İkincisi
Mâna-yı ismiyle muhabbettir. Yâni: Bizzat onları sever. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ı düşünmeden Hazret-i Ali'nin kahramanlıklarını ve kemâlini ve Hazret-i Hasan ve Hüseyin'in yüksek faziletlerini düşünüp sever. Hattâ Allah'ı bilmese de, Peygamber'i tanımasa da yine onları sever. Bu sevmek, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın muhabbetine ve Cenab-ı Hakk'ın muhabbetine sebebiyet vermez; hem ifrat olsa, başkaların zemmini ve adavetini iktiza eder.İşte işaret-i Nebeviye ile, Hazret-i Ali hakkında ziyade muhabbetlerinde, Hazret-i Ebu Bekir-is Sıddık ile Hazret-i Ömer'den teberri ettiklerinden hasârete düşmüşler. Ve o menfi muhabbet, sebeb-i hasârettir. M.)

MUHABBETDARANE : Turkish Risale

Muhabbete yakışır şekilde

MUHABBETKÂR : Turkish Risale

Muhabbetli, sevgi gösteren