Turkish Risale
KAYISA : Turkish Risale
(C.: Kavâsi) Derenin son bulduğu yer
KAYKA' : Turkish Risale
Tavuk avazı, tavuk sesi
KAYKABAN : Turkish Risale
İğde yemişi gibi akça yemişi olan bir ağaç
KAYL : Turkish Risale
(C.: Akyâl) Ulu şerif kimse. * Öğle vakti şarap içmek
KAYLULE : Turkish Risale
Kerâhet vakti olmayan kuşluk vakti uykusu, öğle uykusu.(Re'fet, $ âyet-i celilesindeki $ kelimesinin mânasını merak edip sorması münasebetiyle ve hapiste sabah namazından sonra sairler gibi yatmasından gelen rehavet dolayısıyla, elmas gibi kalemini atâlete uğratmamak için yazılmıştır. Uyku üç nevidir:Birincisi: Gayluledir ki, "fecirden sonra tâ vakt-i kerahet bitinceye kadardır." Bu uyku, rızkın noksaniyetine ve bereketsizliğine Hadisçe sebebiyet verdiği için, hilâf-ı Sünnettir. Çünkü; Rızk için sa'yetmenin mukaddematını ihzar etmenin en münasip zamanı, serinlik vaktidir. Bu vakit geçtikten sonra bir rehavet ârız olur. O günkü sa'ye ve dolayısıyla da rızka zarar verdiği gibi, bereketsizliğe de sebebiyet verdiği, çok tecrübelerle sabit olmuştur.İkincisi
Feyluledir ki, "İkindi namazından sonra mağribe kadardır." Bu uyku ömrün noksaniyetine, yâni uykudan gelen sersemlik cihetiyle o günkü ömrü nevm-âlud, yarı uyku, kısacık bir şekil aldığından maddi bir noksaniyet gösterdiği gibi, mânevi cihetiyle de o gün hayatının maddi ve manevî neticesi ekseriya ikindiden sonra tezahür ettiğinden, o vakti uyku ile geçirmek, o neticeyi görmemek hükmüne geçtiğinden, güya o günü yaşamamış gibi oluyor.Üçüncüsü: Kayluledir ki, bu uyku Sünnet-i Seniyyedir. Duha vaktinden, öğleden biraz sonraya kadardır. Bu uyku, gece kıyamına sebebiyet verdiği için Sünnet olmakla beraber, Ceziret-ül-Arabta vakt-üz-zuhr denilen şiddet-i hararet zamanında bir tâtil-i eşgal, âdet-i kavmiye ve muhitiye olduğundan, o Sünnet-i Seniyyeyi daha ziyade kuvvetlendirmiştir. Bu uyku, hem ömrü, hem rızkı tezyide medardır. Çünkü: Yarım saat kaylule, iki saat gece uykusuna muadil gelir. Demek, ömrüne hergün bir buçuk saat ilâve ediyor. Rızk için çalışmak müddetine, yine bir buçuk saati ölümün kardeşi olan uykunun elinden kurtarıp yaşatıyor ve çalışmak zamanına ilâve ediyor. L.)
KAYN : Turkish Risale
(C.: Kuyun) Demirci, haddad, * Kul, köle
KAYNAN : Turkish Risale
At ve deve ayaklarının ip bağlanacak ve bukağı vuracak yeri
KAYNATA : Turkish Risale
Karı ve kocaya göre birbirlerinin babası. * Kayınpeder
KAYS : Turkish Risale
Düşmek, sukut
KAYSER : Turkish Risale
Eski Roma ve Bizans İmparatorlarının lâkabı
KAYSERÎ : Turkish Risale
f. Hükümdarlık, imparatorluk, kayserlik
KAYSUM : Turkish Risale
Marsama denilen ot
KAYTAS : Turkish Risale
Balina balığı. * Kadırga balığı
KAYTUN : Turkish Risale
(C.: Kayâtin) Hazine. Kiler. Ziyâfethâne
KAYTUS : Turkish Risale
Bir yıldız kümesi
KAYY : Turkish Risale
Fakirlik
KAYYIM : Turkish Risale
İnsanları birbirine kardeşlikte ve sevgide bir araya toplayıp dünya ve âhirette necat ve iyilikler yolunda cem' edici olduğundan; bütün iyilikleri haseneleri toplayıcı ve muhtaçlara çok ihsan edici mânasında Peygamberimiz Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) verilen bir isim
KAYYUM : Turkish Risale
(Kıyâm. dan) Camilerde iş gören kimse. Cami hademesi
KAYYUMİYET : Turkish Risale
Allah'ın ezelî ve ebedî oluşu, dâimî mevcudiyeti, bâkiliği. (Bak: Kayyum)
KAYYİME : Turkish Risale
Müstakim, âdil. Çok değerli
KAYZ : Turkish Risale
Yaz mevsiminin en sıcak zamanları
KAYİLE : Turkish Risale
(Bak: Kaylule)
KAZ' : Turkish Risale
Kesmek. * Kahretmek. * Çiğnemek. * Fuhşiyat söylemek. Sövmek
KAZA : Turkish Risale
Birdenbire olan musibet. Beklenmedik belâ. * Vaktinde kılınmayan namazı sonradan kılmak. * Allah'ın takdirinin ve emrinin yerine gelmesi. * Hâkimlik, hâkimin hükmü. * İstemeden yapılan zarar. * Hükmeylemek, hüküm. * Bir şeyi birbirine lâzım kılmak. * Beyan eylemek. * Ahdini yerine getirmek. * Ödemek, edâ etmek. * İcab. * Ölüm. (L.R.) * Şeriat hâkimi olan Kadı'nın hükümetinin hududu olan memleket. (Yâni, eskiden bir hâkimin şeriat şeriat namına da'valara baktığı memlekete "kaza merkezi" denirdi.)Fık: İnsanlar arasında vuku bulan dâva ve muhasamayı şer'î hükümler dairesinde fasletmek, halletmek.(Fetvanın kazadan farkı, mevzuu âmdır; gayr-i muayyendir, hem mülzim değil. Kaza ise; muayyen ve mülzimdir.)
KAZA' : Turkish Risale
Çocukların başını traş edip, bazı yerlerinde kısım kısım saç bırakmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani